AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun bedava elektrik vaadine Adana'dan tepki gösterdi. Çelik, "İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de birçok yerde belediyeler sizde. Şanlıurfa için vadettiğiniz bu uygulamayı neden hayata geçirmiyorsunuz" dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Adana İl Gençlik Kolları tarafından Köprülü Kültür Park'ta düzenlenen "Mahalle bizim gençlik bizim" programında gençlerle buluştu.
CHP'nin muhalefetteyken de küçüldüğünü belirten Çelik, "Uzun zamandır Türkiye'deki siyasetin, siyasi hayatın en büyük partisi olarak Cumhurbaşkanı'mızın dirayetli yönetiminde yürüdüğümüz bu yolda pek çok krizle ve sorunla karşılaştık. Hepsini çözebilecek bir deneyime sahip olduğumuzu, Türkiye'nin, bölgenin, dünyanın meselelerini, bu meselelerin farkında olarak yürütebilecek kadrolara, kabiliyetlere, politikalara sahip olduğumuzu gösterdik.. Sadece Türkiye'de, AK Parti iktidarları döneminde AK Parti, iktidardayken de büyümeye, CHP muhalefetteyken de küçülmeye devam etti" dedi.
Çelik, "Aslında bu, iktidarla ilgili ya da genel olarak muhalefetle ilgili ya da siyasetle ilgili bir programınızın olup olmadığı, insan, vatandaş, millet, halk odaklı bir siyaset yapıp yapamadığınızla ilgilidir. AK Parti, öteden beri siyasetini, insan odaklı, vatandaş odaklı, halk odaklı olarak kurmuş bir siyasi hareketin adıdır. Cumhurbaşkanı'mız 'AK Parti bir dünya markası olacak' dediğinde, o sözün söylendiği zamanlarda çoğu kimse bunu anlamlandıramamıştı. Ama şimdi dünyanın birçok yerinde AK Parti'yi örnek alan çeşitli parti modelleri kuruluyor veyahut da 'Siyaset nasıl yapılır, toplumla ilişki nasıl kurulur, siyaset nasıl inşa edilir?' diye AK Parti modelinin incelenmesi için genel merkezimizde bir sürü misafirlerimiz oluyor." ifadelerini kullandı.
İşe Ömer Çelik'in açıklamaları;
"Şehir hastaneleri, sağlık personelimizin müthiş fedakarlığı, pandemi döneminde vatandaşımıza ulaşmak için polisimizin, jandarmamızın, gönüllülerimizin, Türkiye'nin her tarafındaki teşkilatlarımızın, Adana'daki teşkilatımızın gayretleri, aslında insan odaklı bir direnci büyük krizler karşısında nasıl üretebildiğimiz görüldü. Birçok alanda, Türkiye'nin çeşitli alanlardaki gelişimini sağlayacak önemli işlere pandemi döneminde bile imza atılmaya devam edildi."
Millet ve insan odaklı siyaset
"Bu sürede Doğu Akdeniz'de hem ülkemizin hem KKTC'nin hak ve menfaatlerinin korunması, sınırımızda kurulmak istenen terör devletine müsaade edilmemesi, aynı şekilde Azerbaycan'daki kardeşlerimizin Karabağ'ın işgalinin sona erdirilmesi için verdiği mücadeleye katkıda bulunulması gibi aslında dünya ve siyaset tarihine geçecek destansı işlere de imza atıldı. Bütün bunlar millet ve insan odaklı siyasetin getirileri olarak önümüze geldi. Karşımızdaki muhalefetin hiçbir siyasi programının olmadığı, Türkiye'yi yönetmek, siyaset inşa etmek, vatandaş odaklı bir siyaset bilincini inşa etmekle ilgili hiçbir hazırlığının olmadığı da görüldü"
Tezkere ve operasyonlara karşı çıkıyorlar
"Bütün bunları yaparken bakıyorsunuz çoğu kez Tayyip Erdoğan karşıtlığını milli irade karşıtlığına dönüştürüyorlar. Vatandaşımızın oyuyla seçilmiş büyük bir meşruiyetle görev yapan, dirayetle ülkeyi yöneten Cumhurbaşkanı'mıza karşı gayrimeşru bir alanda durarak bir yıkım siyaseti üretmeye çalışıyorlar. Peki bu yıkım siyasetini yürütürken altına koydukları ne? Örneğin sınırımızda bir terör devleti kurulmasın diye Irak'ta, Suriye'de güvenlik güçlerimizin yaptığı operasyonlara bir tezkere gerektiği zaman bu operasyonların devamı için bu operasyonlara karşı çıkıyorlar. Bu tezkereye 'evet' demiyorlar. Bunu da yüksek sesle söylüyorlar. Ondan sonra da tutup terörle mücadele için Kandil'i yıkmaktan bahsediyorlar. Terörle mücadeleye destek vermeyen, terörle mücadelenin güçlenmesi için ortaya çıkan tezkereye destek vermeyenlerin, bu tavrın yanına Kandil'i yıkmaktan bahsetmeyi koyması, başlı başına ömür boyu üzerlerine yapışacak bir çelişkidir. Eğer o tezkereler, o operasyonlar olmasaydı sınırımızda bir takım terör devletçikleri, fiili yapılanmalar ortaya çıkacaktı."
Neden kendi belediyelerinde hayata geçirmiyorsun?
"Bakın İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de, Adana'da, Mersin'de birçok yerde belediyeler sizde. O zaman Şanlıurfa için vadettiğiniz bu uygulamayı neden hemen hayata geçirmiyorsunuz? Ya da bu uygulamayı önce hayata geçirip, daha sonra Şanlıurfa'ya niye vadetmiyorsunuz? İşte bu siyasete kimsenin güvenmesi mümkün değil. Bu, gerçek olmayan, hiçbir sahiciliği olmayan, hiçbir hakikat kırıntısı barındırmayan bir siyaset. Böyle bir uygulama yapsalardı şu an kendilerinde olan büyükşehirlerde, ondan sonra Şanlıurfa'da bunu vadetselerdi bir tutarlılık olurdu. Ya da Şanlıurfa'da vadettikten sonra hemen İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de, Mersin'de, Adana'da diğer belediyelerin olduğu yerlerde hayata geçirselerdi, bir tutarlılık olurdu. Ama bunu yapmıyorlar. O zaman Şanlıurfalı kardeşlerimize ve bütün Türkiye'ye doğru olmayan bir şey söylemiş oluyorsunuz. Sözünüzle uygulamanız arasındaki ağır çelişkinin giderilmesi mümkün olmuyor.
Bugün dünyadaki en önemli gençlik siyasetlerinden bir tanesini bütün kapasitesiyle iktidarlarımız döneminde ortaya koyduk ve koymaya da devam ediyoruz. Türkiye, AK Parti'nin iktidara geldiği yıllardaki Türkiye değil. Türkiye bugün kapasitesiyle, dünyanın çeşitli yerlerindeki varlığıyla, çok boyutlu dış politikasıyla, içerde hayata geçirdiği projelerle, alt yapısıyla ilgili olarak bitirdiği büyük projelerle müthiş bir gelişim kaydetti ve bu gelişimin üzerine yeni başarıların koyulması için de önümüzdeki zaman diliminde çok daha iyi siyasetlerin, çok daha iyi projelerin hayata geçeceğine hiçbir kuşku yok."
Milli irade ve meşruiyet bir kırmızı çizgidir
"AK Parti açısından milli irade ve meşruiyet bir kırmızı çizgidir. Milli iradeye ve milli iradenin meşruiyetine yapılan bu saldırıların hiçbirine geçit vermeyiz, müsaade etmeyiz. Şimdiye kadar nasıl mücadele ettiysek bundan sonra da mücadele ederiz. Dün demokrasiye karşı başka kavramları kullanarak vesayet üretmeye çalışanların bugün daha kurnaz, daha hilekar bir biçimde demokrasiden bahsederek başka türlü bir vesayet üretmeye çalıştığını, demokrasinin içeriğini çalarak demokrasi söylemiyle başka türlü bir vesayet üretmeye çalıştığını, böylece millete ait olan gerçek demokrasiyi, gerçek demokratik iradeyi, başka türlü gasp etmeye çalıştığını da görüyoruz.
Bir başbakanı, bakanlarımızı şehit verdik. Dolayısıyla demokrasinin sadece söylemine değil, onun içeriğine dair de bu ödenen büyük bedeller AK Parti döneminde de devam etti. Büyük bir gayretle, disiplinle, büyük bir mücadeleyle bugünlere geldik. Birisi çıkıyor, sahiden demokrasimizin güçlenmesi için bir katkı veriyorsa buna teşekkür edilir. Ama daha kurnaz, daha hilekar bir biçimde demokrasimizi çalmak için yeni oyunlar üretiyorlarsa da biz bunları görecek tecrübeye, kabiliyete ve bütün bunlarla mücadele edecek güce sahibiz. Bunu sizlerle yapacağız. Şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da ülkemizin daha parlak bir geleceğe sahip olması için hep beraber çalışmaya, mücadele etmeye, bu yolu yürümeye devam edeceğiz"