Cumhurbaşkanı Erdoğan: Salgın döneminde Çin ile Avrupa arasındaki en önemli üretim merkezi olan ülkemizin nerede ise dünyada büyümesini sürdüren yegâne ekonomi haline gelmesini, işte bu değişime borçluyuz.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmasına, milletvekillerine bütçenin Genel Kurul çalışmalarında başarılar dileyerek başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletimiz müsterih olsun, hiçbir insanımızı ne işsizliğe mahkûm edeceğiz ne hayat pahalılığı altında ezdireceğiz ne de sahipsiz bırakacağız” ifadelerini kullandı.
Bütçe çalışmalarının, aynı zamanda parti gruplarının ve milletvekillerinin birikimlerini, hazırlıklarını, kabiliyetlerini ortaya çıkaran mecralar olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bütçe çalışmaları sürecinde yer alan herkese teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Genel Kurul çalışmalarını da aynı başarıyla tamamlayarak, 2022 Bütçemizi hükümetimize, ülkemize ve milletimize kazandıracağız." diye konuştu.
"Ülkeyi kendi rotasına döndürmek isteyenler hukuk ve ahlak dışı saldırılara maruz kaldı"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'nin son 19 yılına damga vuran demokrasi ve kalkınma hamlesi, her adımını yenisi takip eden dinamik bir süreç olarak yaşanmıştır. Şimdi bu dinamik sürecin yeni bir aşamasında bulunuyoruz. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat odaklı büyüme stratejisiyle yolumuza devam edeceğimiz bu yeni politika, öyle bir anda ortaya çıkmış değildir. Geçtiğimiz 19 yılda ülkemize kazandırdığımız her eser, milletimize sunduğumuz her hizmet, yaptığımız her yatırım, makroekonomide tesis ettiğimiz her denge, bu atılıma hazırlık amacı taşıyordu. Eğitimden sağlığa, ulaştırmadan enerjiye tüm alanlarda zayıf altyapıya sahip bir ülkede böylesine köklü ve büyük hedefleri olan bir değişimin hayata geçirilmesi zaten mümkün değildi. Esasen Gazi Mustafa Kemal'in, Cumhuriyetimizin ilk yıllarındaki gayretlerinden itibaren rahmetli Menderes'ten rahmetli Özal'a kadar pek çok devlet adamı aynı hedef için harekete geçmiştir. Ama bu gayretlerin hepsi de tek parti faşizmi ve onun darbe cunta görünümündeki farklı tezahürleri eliyle kesintiye uğramıştır. Hiç şüphesiz bu ihanetlerin gerisinde Türkiye'nin bölgesinde ve dünyada söz sahibi olmasını istemeyen, geçtiğimiz asrın küresel yönetim düzenini kuranlar vardı. Ülkemizin IMF ile ilk anlaşmayı yaptığı 1947 yılından itibaren ekonomi politikalarımız ve çoğunlukla da onunla bağlantılı olarak siyasi politikalarımız, bu küresel sistemin kontrolü altında yürümüştür."
Siyaset ve bürokrasinin yanında iş dünyasından medyaya kadar ülkenin tüm dinamiklerinin, bu doğrultuda dizayn edildiğine ve edilmeye çalışıldığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Menderes'ten Özal'a, rahmetli Erbakan Hoca'mızdan bizim dönemimize kadar bu sistemin dışına çıkarak, ülkeyi kendi rotasına döndürmek isteyenler ise hukuk ve ahlak dışı saldırılara maruz kalmışlardır. Buna rağmen milletimiz, her darbenin, her krizin, her ara dönemin ardından yeniden kendi değerleriyle, tarihiyle, kültürüyle, gerçek gücüyle buluşturacak kadroların önünü açmıştır." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, şair ve yazar Cahit Zarifoğlu'nun "Motorlu Kuş" hikâyesinde, vücuduna motor takılan ancak bir süre sonra çıkartılmak zorunda kalındığında, kırlangıcın kanatlarının uçamayacak, gagasının da sap taşıyamayacak duruma geldiğinin anlatıldığını söyledi.
Birilerinin içeriden, birilerinin dışarıdan Türkiye'yi böyle bir duruma sokmak için çalıştığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Maalesef uzunca bir süre başarılı da oldular. AK Parti iktidara geldiğinde, geçmişi neredeyse 2 asrı bulan bu uzun ve meşakkatli hikâyeye sahip bir ülke devraldı. Gerçi bizim uzun iktidar dönemimiz de kendi içinde aynı amaç için farklı araçların kullanıldığı zorlu mücadele yıllarıyla geçti. Bir dönem karşımıza vesayeti çıkardılar, bir dönem önümüze PKK'sından DAEŞ'ine kadar sınırlarımızı ve şehirlerimizi taciz eden terör örgütlerini sürdüler. Bir dönem kurumlarımız içine sızdırdıkları örgüt üyeleriyle darbe üstüne darbe girişiminde bulunan FETÖ'cü hainlerle saldırıya geçtiler. AB üyeliğinden Amerika ile ilişkilerimize, Kıbrıs'tan Akdeniz'e kadar daha nice konuda uluslararası alanda maruz kaldığımız haksızlıkları saymıyorum bile. Allah'ın yardımı ve milletimizin desteğiyle bu uzun iktidar dönemimizde girdiğimiz her mücadeleyi kazandık, her badireyi atlattık, ülkemizi hedeflerinden asla koparmadık."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, milletin döviz kurundaki yükseliş ve fiyatlardaki artış gibi hususların yol açtığı belirsizlikler karşısında yaşadığı samimi endişeyi anladıklarını söyledi.
Ülkede yatırım, istihdam, üretim ve ihracat tarafındaki olumlu gelişmeleri yakından takip ederken, kur ve fiyat artışından kaynaklanan olumsuzlukları da dikkatle izlediklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, kurla ilgili beklentinin rakamın seviyesi değil, istikrarının sağlanması noktasında olduğunun farkında olduklarını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gelişmelerin önemli bir kısmının, küresel dalgalanmadan kaynaklı olduğunu vurgulayarak, "Çarşı pazardaki kimi ürünlerde yaşanan fahiş fiyat artışlarının çoğunun mantıklı bir izahının bulunmadığını da görüyoruz. Hepsi de birbirini tetikleyen bu zincirleme fiyat artışlarının zehirlediği iklimin bir an önce temizlenmesi gerektiğini biliyoruz. Bu tablo, küresel ekonomideki krizle, ülkemiz ekonomisindeki değişimin birlikte gerçekleştiği bir dönemden geçiyor olmamızdan kaynaklanıyor. Biliyorsunuz Türkiye, pek çok gelişmekte olan ülkenin yerinde saymasına yol açan yüksek faiz üzerine kurulu para politikasını artık terk etti." ifadesini kullandı.
Bunun yerine yatırım, istihdam, üretim ve ihracatı esas alan bir büyüme stratejisine geçildiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Salgın döneminde Çin ile Avrupa arasındaki en önemli üretim merkezi olan ülkemizin nerede ise dünyada büyümesini sürdüren yegâne ekonomi haline gelmesini, işte bu değişime borçluyuz." diye konuştu.
"Türkiye, hedeflerine doğru kararlılıkla ilerlemektedir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yılın üçüncü çeyrek büyümesinin yüzde 7,4 olarak açıklandığına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu büyüme oranıyla, G20 içinde ilk sırada yer alıyoruz. Milli gelirimize gelince bir önceki yılın aynı dönemine göre, yüzde 7,8 arttı. Üçüncü çeyrekte mal ve hizmet ihracatındaki artışın yüzde 25,6'yı, ithalattaki gerilemenin de yüzde 8,3'ü bulması çok önemlidir. Bu yıl elde ettiğimiz büyümenin önemli bir bölümü ihracat kaynaklıdır. Yıllık 216 milyar doları bulan ihracatımızın, ithalatı karşılama oranı yüzde 83'ü geride bırakan Türkiye, hedeflerine doğru kararlılıkla ilerlemektedir. Ülkemizin ihracatı sadece rakam olarak büyümüyor. Yapısal olarak da yüzde 95'i imalat sanayi ürünlerinden oluşan güçlü bir konuma yükseliyor. Öyle ki üretimimizi bir yılda neredeyse iki katına çıkartabilecek sağlamlıkta ve esneklikte bir altyapıya sahibiz.
Ülkemizin 81 ilinin tamamına yayılan organize sanayi bölgeleriyle, fabrikalarıyla, tesislerle çalışıyor, üretiyoruz. İnşallah 2021 yılını çift haneli büyümeyle kapatacak bir yere doğru gidiyoruz. Şayet eskiden olduğu gibi yüksek faiz sisteminde devam etseydik, muhtemelen bu büyüme rakamlarını göremeyecektik. Aynı şekilde, belki bugün için yaşadığımız sıkıntıların bir kısmı da olmayacaktı. Emin olun böyle bir durumda Türkiye, önümüzdeki onlarca yıl boyunca bir daha gelişmiş ülkeler ligine çıkma fırsatını da yakalayamayacaktı. Bu değişimi ya şimdi yapacaktık ya da en az bir neslin daha hayallerinden, hedeflerinden uzak kalmasına rıza gösterecektik. Belki siyaseten en riskli, fakat ülkemiz ve milletimiz için en doğru planı biz yaptık, yapıyoruz."
"Faiz zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan melanettir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Faizleri artırarak paradan para kazanan tufeylileri sevindirmek yerine, faizi düşürerek yatırımı ve üretimi kolaylaştırıyoruz. Zira faiz zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan bir melanettir. Çıksın birisi, 'Siz faizleri düşürerek, üretimi ve istihdamı artırarak yanlış yapıyorsunuz' desin. Yine çıksın birisi 'Yüksek faiz ve düşük kur istihdamı artırır siz yanlış yapıyorsunuz' desin. Diyemez, çünkü doğrusu bizim yaptığımızdır. Eğer biz yanlış yolda ilerliyor olsaydık, başkaları üretim ve istihdam güçlerini daha fazla artırarak önümüzü keserdi." değerlendirmesinde bulundu.
Tüm sektörlerde, yeni yatırımlarla ve yeni makinelerle, yeni istihdamlarla kesintisiz bir kapasite büyütme yarışında olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz ülkemizi, fırsatını bulduğunda hemen kaçıp gidecek sıcak paranın cenneti haline dönüştürmek yerine kalıcı kazanımlarla sonuçlanacak yatırımlara kavuşturmanın mücadelesini veriyoruz. Kötünün daha kötüye yol açacağını, dünyadaki pek çok örnekleri ile gördüğümüz ve bir dönem kendimiz de yaşadığımız için daha zor da olsa, iyiden doğacak daha iyilerin yolunu açıyoruz." görüşünü paylaştı.
"Ekonomide de 'Dünya 5'ten büyüktür' diyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkenin kaynaklarını, yüksek faizle başlayan ve enflasyonla sonuçlanan bir kısır döngü içinde örselenmesinin yerine reel sektöre yönelmesini sağlamaya çalıştıklarına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Düşük faizle bu kısır döngüden kurtardığımız para, yakında sağlanacak kurdaki ve fiyat artışlarındaki denge ile beraber tümüyle yatırıma, inşallah istihdama ve üretime akacaktır. Artık faiz oranını şu veya bu dayatmaya göre değil, tüm gelişmiş ülkelerin yaptığı gibi ülkemizin ihtiyacına göre belirleyeceğiz. Düşük kurla ülkemizi ithalat cenneti haline dönüştürmek isteyenlere geçit vermeyeceğiz. Asıl zenginliğin, paranın kur değeri ile değil, ülkenin üretim gücüyle, milletin iş ve aş sahibi olmasıyla, geleceğine güvenle bakmasıyla olduğunu biliyor ve bu şekilde hareket ediyoruz. Faiz düştüğünde paradan para kazanan dışında, kimsenin kaybı olmaz. Kur dediğin bugün artar, yarın düşer, enflasyon dediğin bugün artar, yarın düşer. Ama üretimde ve istihdamda sağladığımız her artış, kalıcı bir kazançtır. Güvenlikte olduğu gibi ekonomide de 'Dünya 5'ten büyüktür' diyoruz. Çıktığımız bu yolun kendimizle birlikte tüm dostlarımızın ve tüm insanlığın da hayrına olduğuna yürekten inanıyoruz. Hak olan davada da zafer muhakkaktır."
Bugün tüm büyük ekonomilerin, faizleri en alt seviyede tutarken, enflasyonda ciddi yükselişlerle karşı karşıya olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Almanya'dan, İspanya'ya, Belçika'dan İtalya ve Fransa'ya kadar tüm Avrupa ülkelerinde geçen yıl sıfır veya eksi olan enflasyon, bu yıl yüzde 4-5'leri ve yüzde 6'ları geride bıraktı. Daha yukarılara doğru gidiyor. Üstelik bu rakamlar tüketici fiyatlarını ifade ediyor. Üretici fiyatları enflasyonunda yüzde 20'li yüzde 30'lu rakamlar söz konusudur. Amerika'dan Japonya'ya kadar pek çok yerde kendi ekonomik dengelerine göre fevkalade yüksek enflasyon gerçeği vardır. Türkiye gibi tarihi olarak, yüksek enflasyona şerbetli bir ülkede, yüzde 20 düzeyi kısa sürede çözülebilir bir sorunu ifade ediyor. Buna karşılık Avrupa'da, diğer gelişmiş ülkelerde yüzde 4'ler, yüzde 5'ler, hele hele üretici fiyatlarındaki yüzde 20'ler, yüzde 30'lar, büyük bir felaketin işaretidir."
Sadece enflasyona bakarak Türk ekonomisini okumanın haksızlık olacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz çok daha köklü, çok daha kalıcı bir ekonomik değişimi hayata geçirmenin mücadelesini veriyoruz. Biz çok daha tutarlı ve dengeli bir iktisat politikası ile ülkemizi hedeflerine ulaştırmaya çalıştığımızda sanki kıyamet kopmuş gibi ortalığı ayağa kaldırıyorlar. Türkiye'nin ekonomik çıkarları yerine küresel faiz lobilerinin çıkarlarını savunarak milli olunmaz, ulusalcı olunmaz, yerli olunmaz, demokrat olunmaz, liberal olunmaz, vicdanlı ve ahlaklı hiç olunmaz." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'yi her alanda olduğu gibi ekonomide de milli duruşla önde gelen küresel bir güç haline getirmekte kararlı olduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz bu mücadeleyi verirken yüksek kurdan döviz alıp daha da yükselmesini bekleyenlerin, etiketlerine fahiş fiyatlar koyup, haksız kazanç peşinde koşanların, malını 2 kat, 3 kat fazlasına satmaya çalışanların sonu açık konuşuyorum hüsran olacaktır." diye konuştu.
Vatandaşlara ve milletvekillerine seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Stokçuluk bizim dinimizde haramdır, bunu yapamazsınız. Yapanlar varsa, bunun bedelini ödeyecekler. Osmanlı bunun bedelini çok ağır ödetti, biz de ödeteceğiz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilgili bakanlıkların da stokçuların üzerine gideceğini söyledi.
“Döviz alırken sükûnetten, sağduyudan ayrılmayın"
Vatandaşlara, "Döviz alırken de fiyat belirlerken de alışveriş yaparken de lütfen sükûnetten, sağduyudan ayrılmayın. Kısa vadeli ve paniğe dayalı adımlar atmak yerine uzun vadeli düşünmeyi hareket etmeyi tercih edin." çağrısında bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha çok üretecek, daha çok kazanacak, kazandığı milletin tamamına fayda sağlayacak, refahı arttıracak bir ekonomik yapı inşa etmeyi amaçladıklarını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Hala yüksek faiz dayatmasında bulunanlar, hele hele kur manipülasyonu ve fahiş fiyat üzerinden kendi ülkesini, kendi halkını soymanın peşinde koşanlar evlatlarının geleceğine kastettiklerini bilmelidirler. Buradan açıkça bir kez daha ifade ediyorum; ülkemizi yıllarca içinde çırpındığı kısır ekonomi döngüsüne tekrar mahkûm edecek geri adımlar asla atılmayacaktır. Türkiye, siyasi ve ekonomik istikbalini bir daha asla CHP gibi, IMF ve benzeri küresel ekonomik vesayet kurumlarının reçetelerine teslim etmeyecektir. Yüksek faiz ve düşük kur üzerine kurulu sömürü düzeni ülkemize tekrar dönemeyecektir. Bu ülkenin her kuruş varlığı da dışarıdan gelen her para da üretime aktarılmak suretiyle istihdam artırılacak, cari fazla ile elde edilen kaynaklarla büyüme desteklenecektir."
Edebiyatçı Anton Çehov'un "Bizi çalışmak kurtarır" sözünü anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Evet hep birlikte çalışacağız, daha çok çalışacağız. Üreteceğiz, daha çok üreteceğiz. Güçleneceğiz, çok güçleneceğiz. Büyüyeceğiz, daha çok büyüyeceğiz. İnşallah bu yılsonu itibarıyla onların üzerine çıkacağız. İşimize, aşımıza kimseyi müdahale ettirmeyeceğiz. Böylece kendimiz, dostlarımız ve tüm insanlık için aydınlık bir geleceği beraberce inşa edeceğiz." dedi.
"Türkiye'yi köklü bir ekonomiye de kavuşturacağız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hep söylediğim gibi, ne yaptığımızı biliyoruz. Nasıl yapacağımızı biliyoruz Hangi risklerle karşılaşacağımızı biliyoruz. Hangi sonuçlar elde edeceğimizi, onu da biliyoruz. Türkiye'yi nasıl güçlü bir kalkınma altyapısına, güçlü bir demokrasiye kavuşturmuşsak üretime ve istihdama dayalı köklü bir ekonomiye de kavuşturacağız." ifadelerini kullandı.
Türkiye, gelişmiş ülkeler arasındaki yerini alana kadar durmak, duraksamak, tereddüt etmek olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim önümüzü 19 yıldır kesemedikleri için işte bugün bu büyük değişimi hayata geçirebiliyoruz. İnşallah bunu da başararak ülkemizin ve milletimizin asırlık rüyasını gerçeğe dönüştüreceğiz. Milletimize 'çalışın, üretin, istihdam oluşturun' derken devlet olarak üzerimize düşenleri de adım adım yapıyoruz, yapmayı da sürdüreceğiz." diye konuştu.
Salgın döneminde toplumun her kesimine verilen desteklerle sancılı sürecin en az sıkıntı ile atılmasını sağladıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Dünyada enerji fiyatlarının tarihin en yüksek seviyesine ulaştığı bir dönemde biz hanelerde kullanılan doğal gazı 4'te 1, elektriği yarı fiyatına insanlarımıza sunuyoruz. Sadece şu üç kalemde vatandaşlarımızı küresel fiyat artışlarına ezdirmemek için kamu kaynaklarından kullandığımız rakam tutarı ne biliyor musunuz? Ey Hanımefendi, bak sana şimdi rakam veriyorum; 150 milyar liranın üzerindedir. Biz vatandaşımızı düşünüyoruz ama siz hırsızları koruyorsunuz. TOKİ'nin varlıklarına el koyan, devletin varlığına el koyanları koruyorsunuz. Bir laf edemiyorsunuz, edemezsiniz de. Çünkü sizin karakteriniz, cibilliyetiniz bunlar üzerine kurulu ve AK Parti olarak biz bunlara müsaade etmeyeceğiz."
Alım gücü düşen dar gelirli vatandaşları rahatlatacak ilave adımları birer birer hayata geçirmeye hazırlandıklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Milletimiz müsterih olsun, hiçbir insanımızı ne işsizliğe mahkûm edeceğiz ne hayat pahalılığı altında ezdireceğiz ne de sahipsiz bırakacağız. Yeni ekonomik programımızı uygularken, ihtiyaç duyulacak destek paketleriyle her kesimin yanında yer alıyoruz." açıklamasında bulundu.
İki yeni destek paketi müjdesi
Dün katıldığı bir televizyon programında ilk kez açıkladığı iki destek paketini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu bilgileri verdi:
"İlki; küçük ve orta ölçekli işletmelerimize yönelik hazırladığımız ilave istihdama destek paketidir. Bu paketle 50 kişinin altında çalışanı olan firmalarımıza istihdama kattıkları her yeni kişi için 100 bin liraya kadar Kredi Garanti Fonu kefaletiyle krediye erişim imkânı sağlıyoruz. İŞKUR aracılığıyla bu paketten faydalanmak isteyen işletmelerimizin SGK işçi ve işveren payları 12 ayın sonunda kredi faizlerinden düşülecek. Böylece yeni istihdam yapacak işletmelerimize faizsiz kredi imkânı sunmuş olacağız. Amacımız, kısa sürede 11 bin firmamızın toplam tutarı 10 milyar lirayı bulan bu krediden faydalanmasını sağlayarak, 50 bin yeni istihdamın önünü açmaktır.
İkinci müjdemiz; imalata dayalı ithal ikamesi destek paketidir. Bu paketle de uzun vadeli kredi imkânı oluşturarak üretime ve ihracata öncelik veren yatırımları destekliyoruz. Özellikle üçüncü, dördüncü, beşinci ve altıncı teşvik bölgelerinde yer alan 58 ilimiz ile ilçelerinde yatırım yaparak istihdam oluşturacak girişimcilerimize 7 puana kadar faiz desteği veriyoruz. Toplam tutarı 10 milyar lirayı bulan bu destekten Hamle Programı kapsamında diğer illerimiz de faydalanabilecek."
"Özel sektörümüzü desteklerle teşvik edeceğiz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, teknoloji odaklı sanayi hamlesi programıyla Türkiye'de üretilmesi gereken ürünleri ve geliştirilmesi gereken yenilikçi teknolojileri kamuoyuna ilan ettiklerini anlatarak, "Bu listede yer alan 919 orta ve yüksek teknolojili ürünün ithalatı için yılda 60 milyar dolar para harcıyoruz. Her ne kadar orta, düşük ve düşük teknolojide cari fazla veriyor olsak da bu sorunu çözmeden hedeflerimize ulaşamayacağımız açıktır." görüşünü paylaştı.
Savunma sanayisinde araştırma-geliştirme, inovasyon ve insan gücüne yeteri kadar yatırım yapıldığında bu zinciri kırabileceklerini gördüklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Şimdi diğer alanlara yöneliyoruz. İlan ettiğimiz listedeki ürünlerin üretimini teşvik etmek için girişimcilerimize faiz, kar payı, nitelikli iş gücü, enerji, vergi, sigorta primi gibi pek çok destek sunuyoruz. Bu çerçevede makine, ulaşım araçları, üretimde yapısal dönüşüm, sağlık, kimya ve dijital dönüşüm alanlarında çağrıya çıkılmıştı. Makine çağrısında şu ana kadar 20 projeye destek kararı verildi. Bu sayede CNC tezgâhları ve servo motorlarının ülkemizde üretimi başladı. Lazer teknolojilerinde de hızlı bir gelişme yaşanıyor. Bu yıl ilan ettiğimiz 4 çağrıya başvuran 800'ün üzerinde projenin 10 milyar lirası araştırma-geliştirme olmak üzere yaklaşık 50 milyar liralık yatırım taahhüdü var. İnşallah ülkemizin ithal ettiği orta-yüksek teknoloji her ürünü kendimiz üretene kadar bu programları sürdürecek, özel sektörümüzü desteklerle teşvik edeceğiz. İhracata yönelik üretim yapan sanayicilerimiz ile küçük ve orta ölçekli işletmelerimize yönelik yeni destek paketleri için de hazırlıklarımızı sürdürüyoruz, vakti geldiğinde bunların hepsinin de müjdesini sizlerle ve milletimizle paylaşacağız."
"Adalet Bakanlığımız yeni yargı paketinin hazırlıklarına başladı"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yakın tarihte yaşananlardan özellikle çıkarılması gereken en önemli derslerden birinin, demokrasinin kazanımlarına yönelik hak ve özgürlüklere, bunların garantisi olan bağımsız ve tarafsız adalet sistemine sıkı sıkıya sahip çıkma gereği olduğunu belirtti.
"Geçmişte vesayetçilerin, darbecilerin ve vicdanlarını kiraya veren sözde hâkimlerin, milletimizin adalet duygusuna vurduğu darbeleri unutmadık, unutmayacağız" ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarihte bu çarpıklıkların, Yassıada yargılamalarından 28 Şubat dönemindeki rezil görüntülere kadar pek çok örneğinin bulunduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İradesine vurulmaya çalışan nice vesayet zincirini kırıp atmış, tarihin gördüğü en hain darbe girişimlerine canı pahasına geçit vermemiş milletimiz, her alanda olduğu gibi adalet hizmetlerinde de en iyiye layıktır." sözlerini sarf etti.
Türkiye'nin gücüne güç katacak yolun, hukuk ve demokrasiden geçtiği inancıyla, AK Parti hükümetleri döneminde adalet alanında reform iradesini sürekli canlı tuttuklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yargı Reformu Strateji Belgesi'ni açıkladıkları 30 Mayıs 2019'dan bugüne 5 yargı paketini hayata geçirdiklerini hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, birinci yargı paketiyle hak ve özgürlükleri koruyan ve güçlendiren bir yaklaşımla, özellikle ifade özgürlüğünü ilgilendiren konularda hak arama yollarını genişlettiklerini, ikinci yargı paketiyle infaz sisteminin iyileştirme ve topluma yeniden kazandırma işlevini, insan odaklı bir anlayışla güçlendirdiklerini anlattı.
Üçüncü yargı paketiyle özel hukuk alanında sadeleştirici ve hızlandırıcı yenilikleri hayata geçirdiklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, dördüncü yargı paketiyle vatandaşların masumiyet karinesini, lekelenmeme hakkını güçlendiren adli araçları sisteme kazandırdıklarını ifade etti.
Geçen hafta Meclis'te kabul edilen beşinci yargı paketi ile de icra konularını, çocuklarla ilgili velayet hukuku işlemlerinden tamamen çıkarırken, icra dairelerinde 1932'den beri uygulanan fiziki satış usulüne de son verdiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Yine bu kanunla engelli kardeşlerimizin de hâkim, savcı olabilmelerine imkân sağladık. Bugüne kadar uygulamaya geçirdiğimiz reformlarla milletimizin gelişen, değişen ihtiyaçlarını karşılayacak hukuki düzenlemeler yaptık. Adalet Bakanlığımız, Meclisimizin takdirine sunacağımız yeni bir yargı paketinin daha hazırlıklarına başladı. Bu paketteki düzenlemelerle vatandaşlarımızla idarenin mahkemelik olduğu davaların temeline sulh yolunu koyma anlayışı hâkim olacaktır. Tazminat davalarında uzun yargılamadan kaynaklı mağduriyetlerin önüne geçmek için İnsan Hakları Tazminat Komisyonunun, sonucu beklemeden ödeme yapabileceği bir sistem getirilecek. Kadınlara yönelik taciz ve takip eylemlerinin cezalarını ağırlaştıracak bir düzenleme üzerinde de çalışılıyor. Memurlarımızın daha iyi özlük haklarına kavuşması konusundaki çalışmalarımızda, adalet teşkilatını ayrı görmüyoruz. Adliye ve infaz kurumları personelimizin beklentilerine cevap verecek kimi adımları da 2022 yılı içinde atacağız."