ATO (Ankara Ticaret Odası) Congresium'da düzenlenen AK Parti Ankara Genişletilmiş İl Danışma Meclisi Toplantısı'na katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan partililere hitap etti.
Konuşmasına tüm Ankaralıları selamlayarak ve toplantının hayırlara vesile olmasını dileyerek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan kuruluşundan bugüne AK Parti Ankara teşkilatlarında görev alanları tebrik etti, ahirete irtihal edenlere ise Allah'tan rahmet diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sizler, Selçuklu'nun ve Osmanlı'nın emaneti Cumhuriyet'in başkenti bu şehrin günümüzdeki bayraktarlarısınız. Milli Mücadele'de düşman dibine kadar geldiği günlerde bile dimdik ayakta kalarak yönetim görevini sürdüren Ankara, 15 Temmuz'da bir kez daha gazilikle şereflenmiştir. Darbecilerin attıkları bombalara, sıktıkları kurşunlara, uçurdukları uçaklara, araçların ve insanların üzerlerinden geçirdikleri tanklara cesaretle karşı koyan Ankara'ya ve Ankaralılara bir kez daha şükranlarımı sunuyorum." diye konuştu.
Ankara'nın sadece devletin başkenti olmadığını, aynı zamanda Türkiye'nin tüm renklerini, zenginliklerini, birikimini, umudunu bünyesinde toplayan, mazi ile ati arasında kurdukları köprünün kilit taşı konumunda bir şehir olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sebeple kendileri için Ankara'nın daima özel, önemli ve kritik bir yer olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hamdolsun, Ankara ilk günden beri bize sahip çıkmış, destek vermiş, dağ gibi yanımızda durmuştur. Milletimizin asırlık demokrasi ve kalkınma özlemlerini hayata geçirme sorumluluğunu üstlenmiş AK Parti kadrolarının öncü lokomotiflerinden biri de Ankara teşkilatıdır. Ankara'daki varlığımızı, birliğimizi, gücümüzü, kabiliyetimizi ne kadar üst düzeyde tutarsak tüm Türkiye'deki hareket alanımız da o derece genişler." değerlendirmesinde bulundu.
"Ankara'yı kucaklamanızı istiyorum"
Millî Mücadele'de Ankaralıların dudaklarından "Ankara'nın taşına bak, gözlerimin yaşına bak / Biz düşmanı esir ettik, şu feleğin işine bak." dizelerinin döküldüğünü söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnşallah 2023'te bu şehrin sokakları gözleri umut ve sevinçle parlayan, ülkelerinin ve kendilerinin geleceğine sahip çıkan başkentlilerin coşkulu sloganlarıyla çınlayacaktır. Bunun için sizlerden tek bir anınızı, tek bir gününüzü boşa geçirmeden tüm ilçeleri, mahalleleri, sokakları, haneleriyle gönlünü kazanmadık tek bir insanımızı bırakmayacak şekilde Ankara'yı kucaklamanızı istiyorum." dedi.
Türkiye'nin demokrasi tarihine bakıldığında sarkacın milli irade ile darbe ve vesayet arasında gidip geldiğine şahit olunduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemizde milli iradenin en güçlü ve kesintisiz hüküm sürdüğü dönem, bizim dönemimizdir. Uzunca bir süre baskı, zulüm, yokluk, yoksulluk cenderesi altında bunalan milletimiz, AK Parti ile kendine tarihi bir çıkış yolu inşa etmiştir” ifadelerini kullandı.
Her bir vatandaşın, hem bugünkü hayatını hem kendisinin ve evlatlarının geleceğini doğrudan ilgilendirecek kararların verileceği, tercihlerin yapılacağı bir süreçten geçildiğini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"İşte Rusya-Ukrayna arasındaki gelişmeleri görüyorsunuz değil mi? Düştükleri durumu görüyorsunuz değil mi? Bizler, bunlardan ibret alarak yolumuza devam edeceğiz. Türkiye'nin önünde iki yol vardır. Birincisi, ülkemizin 20 yıldır büyük emekler, gayretler, fedakârlıklar sayesinde geldiği, yeri dünyanın en büyük 10 ekonomisi, siyasi, diplomatik ve askeri olarak en büyük güçleri arasına girerek taçlandırmaktır. Aman ha! Çok hassas olacağız. İkincisi, 1990'lı yılların siyasi istikrarsızlık, sosyal kaos, ekonomik çöküntü dönemlerine geri dönmemektir.”
Türkiye'nin, geçmişten beri her darbenin ardından, vesayet dayatmalarıyla benzer siyaset projeleriyle karşılaştığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Milletimiz her seferinde, bulduğu ilk fırsatta, bu projeleri çöpe atmış, ülkenin yönünü kendi tarihine, değerlerine, kültürüne, ihtiyaçlarına, beklentilerine, hedeflerine uygun istikamete çevirmiştir.
"Türkiye güçlü kalmak mecburiyetinde"
Türkiye'nin siyaseti, ekonomisi, askeri gücü ve sosyal yapısıyla güçlü olmak, güçlü kalmak mecburiyetinde olan bir ülke olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle devam etti:
"Güneyimizden kuzeyimize, doğumuzdan batımıza etrafımızda yaşananlara akıl ve vicdan penceresinden bakan herkes bu hakikati görecektir, kabul edecektir. Bölgemizde hiçbir hadisenin, hiçbir gelişmenin, hiçbir krizin Türkiye'den bağımsız olmadığı inkâr edilemeyecek bir gerçektir. Geçmişte ülkemizi zayıf siyasi yönetimlerin yol açtığı boşlukları kullanarak diledikleri gibi yönlendirenler, bizim dönemimizde bunu yapamadılar. Bilhassa da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile artık bu yol tamamen kapanmıştır. Altyapısı, ekonomisi ve askeri gücüyle zayıf devlet yapısına sahip ülkeleri renklere boyadıkları sözde devrimlerle yerle yeksan edenler, ülkesi ve milletiyle bütünleşmiş Türkiye'de hep hüsrana uğradılar. Buna rağmen, arayışlarını hâlâ sürdürüyorlar. Hakikatler ortada olmasına rağmen iktidar yolunu, milli irade yerine proje ittifaklarda arayanlar maalesef bu karanlık senaryolara gönüllü figüranlık yapıyorlar. "Milletimiz bu ülkenin tıpkı eserlerimiz, tıpkı hizmetlerimiz, tıpkı bölgesel ve küresel söz sahipliğimiz gibi demokratik yönetim sistemimizle ilgili hiçbir kazanımının heba edilmesine müsaade etmeyecektir."