Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Haksız fiyat artışlarına kesinlikle müsaade etmeyeceğiz, fırsatçılara göz açtırmayacağız. Devlet olarak bu noktada kesin kararlıyız."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, A Haber, ATV, A Para ve A News'in "Gündem Özel" ortak canlı yayınında değerlendirmelerde bulundu ve “Kur korumalı TL mevduatına ilişkin, "Programın açıklanmasından beri Türk lirası mevduatlar bugün saat 15.00 itibarıyla 23,8 milyar liranın üzerinde arttı ve ivmelenerek artmaya devam ediyor." ifadelerini kullandı.
Kur korumalı Türk lirası (TL) vadeli mevduat hesabının açıklanmasının ardından TL'nin yaklaşık yüzde 50 değer kazandığının hatırlatılması ve "Böyle bir gelişmeyi öngörüyor muydunuz?" sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu gelişmenin vatandaşların Türk lirasına güvendiğini gösterdiğini, Trabzonlu bir vatandaşın bu konuda, "Ya kaybettim ama Türk lirası değer kazansın yeter bana" dediğini, bunun güzel bir gösterge olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk lirasının gücünü, ekonomik altyapıdan, üretim kapasitesinden ve finansal sektörün sağlamlığından aldığına işaret etti.
"Amacımız, Türk lirasının değerine itibar katmaktır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son dönemlerde yurt içi ve yurt dışında, kurlarda, 2008'de de benzeri olan ve tasarruf sahiplerinin güvenini bozmaya yönelik rasyonel olmayan hareketlenmelerin meydana geldiğine işaret ederek, "Tabii açıkladığımız Türk lirası varlıkları güçlendirici paketle biz bu algıyı bozmuş olduk. Vatandaşımız da teveccüh göstererek hızlı bir şekilde Türk lirasına geçişin, o sabah bütün olduğu gibi kapılara dizilmeleri ve buralarda özellikle Türk lirasını oraya getirip, oradan dövizleri bozarak Türk lirasını almaları, bunlar da tabii vatandaşımızın kendi millî ve yerli olarak parasına olan güveninin en güzel göstergesiydi. Programın açıklanmasından beri Türk lirası mevduatlar bugün saat 15.00 itibarıyla 23,8 milyar liranın üzerinde arttı ve ivmelenerek artmaya da devam ediyor." değerlendirmesinde bulundu.
Bugün ekonomi yazarları ve akademisyenleriyle Dolmabahçe'de bir toplantı yaptığını anımsatarak, bu konuları toplantıda ele aldıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Amacımız, yatırımcı, sanayici, tasarruf sahibi vatandaşlarımız için kur oynaklığını azaltmak, Türk lirasını değerli hâle getirmek, yine Türk lirasının değerine itibar katmaktır. Çünkü kur düzeyi, serbest piyasa işleyişi içerisinde olması gereken seviyeye kendisi zaten gelecektir. Benim her zaman bir ifadem var, 'Para yatağında akar', buna dikkat etmemiz lazım. Ve bu yatağını da şimdi buluyor, buldu, daha iyi olacak, acele etmiyoruz. Bir ara biliyorsunuz 10'un da altına düştü, şu anda 11 civarında zannediyorum. Bu istikrarlı şekilde gerek Maliye, Hazine gerekse Merkez Bankamızın dayanışmasıyla ve bizlerin de katkılarıyla, bütün istişare kurullarımızla bunu yerli yerine oturtacağız. Şöyle sabırla yola devam etmekte fayda var."
"Vatandaşın kaybı olmayacak"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefet partilerinin, kur korumalı TL vadeli mevduat hesabı sisteminin sürdürülebilirliğiyle ilgili endişelerinin ve "Bu sistem Hazine'ye çok büyük yük getirecek" yönündeki eleştirilerinin sorulması üzerine, şunları söyledi:
“Ülkemizde tasarruf kompozisyonunun makro ekonomik politikalarla uyumlu olması için Türk lirası finansal enstrümanların özendirilmesi önem arz ediyor. Geliştirilen bu araçla hem kısa vadede vatandaşımızın kur oynaklığından kaynaklı mağduriyetini gideriyor. Dikkat edin bu çok önemli. Yani vatandaş şu anda iki garantiye sahip. Bir, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, iki Hazine. Yani vatandaşın kaybı olmayacak. Özellikle de buradaki mağduriyet ortadan kalkmak suretiyle 3, 6, 9, belirlenen tarihlerde neyse döviz kuru ve burada bunun üzerinden parasını bozduracağı zaman karşılığını aynen alacak. Dolayısıyla yani biz burada Türk lirası mevduat vadesinin de uzatılmasına katkı sağlıyoruz. Vatandaş da burada 'Benim burada mağduriyetim yok, zaten devletim benim arkamda...' Türk lirası enstrümanlara olan talebi artırarak, finansal piyasaların daha etkin işlemesini de sağlamış oluyoruz."
Sisteme ilişkin 'Vadeden önce para çekilebilir mi?" şeklinde soru geldiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Evet çekilebilir, bir manisi yok. Daha önceden de belirlendiği şekliyle hesap, vadesiz hesaba dönüşecek. Sen de alman gereken paranı rahatlıkla alacaksın. Ama bir şeye güveneceksin, benim artık kaybım olmayacak." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tasarruf kompozisyonunun Türk lirası lehinde gerçekleşeceğini belirterek, "Uygulanan ekonomik program, piyasalarda özellikle bu güveni artıracak. Döviz kurunun istikrara kavuşmasını sağlayacak. Özellikle kur stabil hâle gelmiş olacak. Yani kurun stabilizasyonu burada önem arz ediyor. Bu adımın uzun vadede bütçeye yük olmak yerine olumlu katkı sağlamasını da öngörüyoruz ve bu attığımız adımla bu da sağlanmış olacak." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomik ve finansal istikrarın sağlanması, toplumsal refahın artırılması, kamusal hizmetlerin etkin bir şekilde sunulmasının hükûmetlerin görevi olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Biz de bu amaçla tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kamusal, finansal, mali birçok aracı nasıl dünyada kullanılıyorsa biz de kullanıyoruz ve kullanacağız. Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarına kur koruması sağlanması da dönemin şartları gözetilerek oluşturulmuş önemli bir araç. Diyoruz ya, bunu stabil hâle getirmiş olacağız. Bu araç özellikle vatandaşı rahatlatacak. 'Ben bu araca giderken bir defa kaybım olmayacak.' diyecek. Bu araç sayesinde de kurdaki oynaklığın kontrol altına alınmasına katkı sağlanıyor ve sonuçları itibarıyla toplumun tüm kesimleriyle finansal ve ekonomik sisteme fayda sağlamış oluyoruz. İlaveten bu uygulamadan isteyen her vatandaşımız faydalanacak, belli bir kesim diye bir şey yok. İstikrarın sağlanması adına yeni geliştirilen bu aracın Anayasa'ya aykırılık teşkil etmesi söz konusu değil. Aksine, yürütmenin fonksiyonlarının doğal bir gereğidir. Biz bunu böylece gerçekleştirmiş oluyoruz. Daha önce, geçmişte de uygulanmış olan bu adımı, şimdi biz yeniden uygulamak suretiyle çok kısa bir zamanda nasıl bu işi stabil hâle getirdiysek, bundan sonraki süreçte de bu stabil olarak inşallah yürümüş olacak ve bizim paramız kurdaki bu oynaklıklara esir olmayacak. Stabil bir kur olayı gerçekleşmiş olacak."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, A Haber-ATV-A Para-A News ortak canlı yayınında, gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kur korumalı TL mevduat hesabı, dolarizasyondan Türkiye'yi kurtarmak için önemli adımlardan oldu. 23,8 milyar dediniz. Acaba ne kadarlık bir beklentiniz var rakam konusunda bundan sonraki dönemde?" sorusu üzerine, bunun matematik bir olay olmadığını söyledi.
Kurdaki stabilizasyonun inşallah çok kısa bir sürede gerçekleşeceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Burada bir şeyi şimdiden söyleyeyim. Merkez Bankamız aceleci hareket etmeyecek. Kademeli bir şekilde burada tekrar geldiği yere doğru inşallah dönecek ve Türk lirası da orada kendi asli gücünü, dere yatağında akar dedim ya, burada da TL yerini tam manasıyla bulacak. Bu bir hafta mı sürer, 10 gün mü sürer ama biz buradaki adımlarımızı gerek Hazine gerek Merkez Bankası olarak bununla atıyoruz ki herhangi bir oynaklığa neden olmadan neticeyi alalım." diye konuştu.
“İnsanımızı nasıl yüksek faiz ve hormonlu kur artışından kurtardıysak fahiş fiyat artışları karşısında da yine yalnız bırakmayacağız."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, doların düşmesinin ardından bazı marketlerdeki gıda fiyatlarının tüketicinin arzu ettiği seviyeye düşmediği belirtilerek, bu konuyla ilgili neler yapılacağı şeklindeki soru üzerine, her şeyden önce gerek Hazine ve Maliye gerek Ticaret, hatta Tarım Bakanı'na bu yöndeki talimatları verdiğini söyledi.
Kontrolleri sıklaştıracaklarını ve asla bunlara taviz vermeyeceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Çünkü vatandaşımızı bu şekilde spekülatif hareketlerle ezmeye kimsenin hakkı yok. Bunun için de denetimler sık yapılacak ve denetimlerin sıklaştırılmasıyla birlikte de biz diyoruz ki, vicdan sahibi olan bütün bu marketler, süper marketler, zincir marketler hepsi de nasıl çıkarken hızla fiyatları çıkartıp etiketleri ona göre değiştirdiyseler, inerken de şimdi aynı hızla bu etiketleri indirmeleri lazım. Aksi takdirde atılması gereken adımlar, mevzuat, yasal neyse bu adımları atacağız. Çünkü burada garip gureba, fakir fukara bunlara ezilmeyecek. Buna da fırsat vermeyeceğiz. Şu anda başta Hazine ve Maliye, Ticaret bakanlıklarımız bu konuda adımlarını zaten atmış durumdalar. Eğer fiyat indirimleri hızla yapılmazsa gerek Hazine ve Maliye Bakanlığımız gerekse Ticaret Bakanlığımız ellerindeki tüm imkânlarla bunların üzerine gidecektir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Fiyat artışlarıyla insanımızın huzurunu kaçıranlara müsaade etmeyeceğiz. İnsanımızı nasıl yüksek faiz ve hormonlu kur artışından kurtardıysak fahiş fiyat artışları karşısında da yine yalnız bırakmayacağız."
"81 ilde denetimler sıkı bir şekilde gerçekleştiriliyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, serbest piyasayı bozucu, arz ve talep dengesiyle açıklanamayacak olan fiyat artışlarını devlet olarak yakından takip ettiklerini dile getirerek, bu noktada Ticaret Bakanlığının 81 ilde denetimlerini sıkı bir şekilde gerçekleştirdiğini anlattı.
Tedarik zincirinin tüm halkasını incelediklerini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sebze meyve hallerinden marketlere kadar tüm bu döngüde incelemeler yaptıklarını, özellikle sebze meyve fiyatlarına yönelik 9 büyük şehirde, 10 toptancı hâlinde Ticaret Bakanlığınca denetimler gerçekleştirildiğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, benzer şekilde zincir marketlerde de denetimler yapıldığını belirterek, Rekabet Kurumunun bazı somut tespitler üzerine kestiği cezalar olduğunu, tüm bu denetimlerinin fahiş fiyat artışlarını tespit etmek ve gereken tedbirleri almak amacıyla gerçekleştirildiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz haksız fiyat artışlarına kesinlikle müsaade etmeyeceğiz, fırsatçılara göz açtırmayacağız. Devlet olarak bu noktada kesin kararlıyız." dedi.
Bu kapsamda Ticaret Bakanlığınca perakende satış noktaları başta olmak üzere tedarik zincirinin tüm aşamalarına yönelik bugüne kadar 100 bine yakın ürünün denetlendiğini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu denetim sonuçlarının da salgın döneminde teşkil edilen Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulunca incelendiğini kaydetti.
Yapılan inceleme sonucunda fahiş fiyat uyguladığı ve stokçuluk yaptığı tespit edilen firmalara da mevzuatın öngördüğü en ağır idari para cezalarının verildiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu noktada kimsenin gözünün yaşına da bakamayacaklarını söyledi.
"Fahiş fiyat artışı yapmak açıkça fırsatçılık"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, denetimlerde, etikette usulsüzlük yapılarak tüketicilerin mağdur edildiğini de belirlediklerini anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunlarla ilgili de gereken işlemleri yaptık. Buradan üretici, tedarikçi ve perakendecilerimize sesleniyorum: Fahiş fiyat ve stokçuluk gibi yollara lütfen tenezzül etmeyin. Bunların sonuçları ağır olacaktır. Keza özellikle döviz kurlarındaki düşüşleri fiyatlara yansıtmayanlara gereken yaptırımları uygulayacağımızın da bilinmesini istiyorum. Kur çıkarken fiyatları anında yükseltip kur inerken fiyatları düşürmeyenler ağır yaptırımlarla karşılaşacaklar. Stokçuluğa da kesinlikle müsaade etmiyoruz, etmeyeceğiz. Stokçuluk yapanlara yönelik cezaların artırılması konusunda çalışmalar şu anda Meclis'te tamamlanmak üzere. Bu düzenlemenin de geçmesiyle stokçuluğa da ağır cezalar vermek suretiyle bu alanda da tedbirlerimizi artırmış olacağız. Vatandaşlarımızı mağdur eden hiçbir faaliyete katiyen izin vermeyeceğiz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kur ve küresel emtia fiyatlarındaki artış bahanesiyle fahiş fiyat artışı yapmanın açıkça fırsatçılık olduğunu vurgulayarak, hep birlikte bunun üzerine gideceklerini, vatandaşın "Devletim benim yanımda, devletim benim cebimde gözü olanlara fırsat vermiyor." diyeceğini kaydetti.
"Vatandaşlarımız için gereken her türlü tedbiri alıyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, otomobil piyasasındaki stokçuluk ve yerli otomobilin piyasaya çıkmasında bir sarkma olup olamayacağına ilişkin soru üzerine, otomobil pazarı konusundaki şikâyetlerden de haberdar olduklarını söyledi.
Ticaret Bakanlığının birçok ilde otomobil distribütörleri ve yetkili bayiler nezdinde başlayan denetimlerinin yoğun bir şekilde ve tüm yönleriyle devam ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunlara da gereken cezalar veriliyor. Geçtiğimiz günlerde Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu tarafından stokçuluk yaptığı değerlendirilen bir otomobil bayisine en üst sınırdan ceza verildi. Stokçuluğa verilecek cezaları artırmaya yönelik düzenleme de TBMM Genel Kurulu aşamasına geldi. Buradan da bunu zaten süratle geçirip adımımızı atacağız. Vatandaşlarımızı korumak için her türlü tedbiri alıyoruz, almaya da devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
"Ülkesinin hayrına düşman olanlar yine iş başında"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bazı odalar, borsalar, derneklerin bildiri yayınladıkları hatırlatılarak, bildiriyi ve zamanlamasını nasıl bulduğu yönündeki soru üzerine, "Özellikle ülkesinin ve milletinin hayrına olan her şeye düşman olanlar yine iş başında, diyorum. Biz ekonomik bağımsızlık mücadelemizi bunlara rağmen sürdürüyoruz. Bu süreçte yerli ve millî kurumlarımızın, sivil toplum kuruluşlarımızın ve halkımızın desteğiyle de harekete devam ediyoruz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, istihdamı, yatırımları, özellikle ihracatı önceleyen politikalarla adım attıklarını ve sivil toplum kuruluşlarından da buna uygun aksiyona geçmelerini beklediklerini dile getirdi.
"Bu düzene savaş açtık"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'ye özgü yeni bir ekonomi modeli inşa ettiklerini, ülkenin ekonomik bağımsızlığı için çalıştıklarını belirterek, şunları söyledi:
"Küresel ekonomik sömürü düzenin kalbinde ne var, faiz var. Faiz düzeni zulüm düzenidir. Faiz zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapar, biz de bu düzene savaş açtık. 19 yıldır bunlarla savaş hâlindeyim. Hiçbir zaman da bu can bu tende olduğu sürece faizcilere hiçbir zaman yürüyün diyemem, onların ne yanında ne arkasında yer alamam. Çünkü bizim inandığımız bu noktada değerler silsilesi içerisinde faizin yeri yok. Biz faizle ayağa kalkan değil, inşallah hep söylüyorum, faiz sebeptir, enflasyon neticedir. Bunun uygulamasını gördük. Nerede? Başbakanlığım döneminde faiz 4,7 ve 6'ya kadar düşmüştü. Enflasyon da 6,7'ye kadar inmişti. Yani doğru orantılı olarak o da iniyor, o da iniyor. Ne oldu? Gezi olayları patlak verdi. Gezi olayları patlak verdiği zaman bunun arkasında hangi emperyal güçler vardı? Malum o emperyal güçler, Türkiye'nin ayağa kalkmasını istemeyen emperyal güçlerdi. Bunun için de işte Gezi olayları patlak verdi. Şu anda yine indiriyoruz. İnşallah Merkez Bankasının bu attığı adımlarla beraber çok kısa zamanda enflasyonun da nasıl aşağıya indiğini hep beraber izleyeceğiz, göreceğiz. Hiç bundan endişem yok. Çünkü bütün meselem faizden sömürü, bunun karşısında durmak. Çünkü sömürülen o benim fakir, garip gureba vatandaşım. Ona fırsat vermeyeceğiz."
Merkez Bankasına ilişkin yorumların maksatlı, manipülatif olduğunun birkaç saat içinde ortaya çıktığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çerçevede söz konusu beyan ve iddiaların kanunlara aykırı olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Merkez Bankasının itibarını kırabilecek asılsız haberlerin yayılamayacağını aktararak, "Piyasa bozucu eylemler ve piyasa dolandırıcılığı hiç mi hiç yapamazsınız. Finansal piyasalarda manipülasyon da suçtur. Yani hiç burada af yok. Elbette bunları yapanlar hakkında kanuni yollara başvurulacaktır. BDDK, şu anda bunlarla ilgili adımlarını atmıştır. Kamu görevinde bulunmuş biri, kamu aleyhinde açıklama yapamaz. Kamu ahlakı buna müsaade etmez. Demek ki burada bir sorun var. Bu sorunu ortadan yine hep beraber kaldıracağız." diye konuştu.
"Fırsatçılara zemin hazırlamayacağız"
Proje bazlı kredi temin edip, krediyi farklı şeklide kullanan sözde iş adamlarının üzerine gitmenin görevleri olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Özellikle salgın döneminde olağanüstü şartlardan dolayı ilave kontrol olmaksızın işletmelerimize birçok destek paketi ile finansmana erişim imkânı sağladık. Hatta bu amaçla kefalet kullandırımı için SGK ve vergi borcu olmama şartını da bu dönemde geçici olarak iptal ettik. Ancak hazine destekli kredi garanti sistemi kapsamında açıkladığımız destek paketlerinde kullandırılan kredinin nakit olarak tahsis edilen kısmının faaliyet alanı dışında kıymetli maden ve döviz alımında kullanılmayacağına ilişkin kural da koyduk. Bu kurala uyulmadığının ve kefaletin verilme amacı dışında kullanıldığının tespit edilmesi hâlinde işletmenin henüz kullanmadığı kredi kısmını iptal ediyoruz. Sistem kapsamındaki destek paketlerinden artık faydalanmasına da izin vermiyoruz. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de küresel ekonomik yavaşlamanın, salgının olumsuz etkilerini gidermek üzere çeşitli teşvik ve tedbirleri de uygulamaya aldık. Bu süreçte üretim ve istihdamın devam etmesi için hem bireylerin hem de şirketlerin krediye ulaşım imkânlarını kolaylaştırdık. Ancak bu desteklerden yararlanan bazılarının elde ettikleri fonlarla kısa vadeli spekülatif kâr amaçlı faaliyetlerde bulunduklarını, bazılarının da farklı harcamalarda kullandıklarını biliyoruz. Bu noktada kredilerin yeni programları destekleyici mahiyette verilmesini sağlayamaya yönelik adımlar da atılıyor. Ayrıca amacı dışında kullanılan kredilere ilişkin ilgili kurumlarımız gerekli denetimleri yapıyor. Bunda da kararlı bir şekilde yolumuza devam edeceğiz. Bunlar da bir anlamda fırsatçılıktır. Bu fırsatçılara da zemin hazırlamayacağız."
"Piyasalarda sağlıksız fiyat oluşumunda TCMB doğrudan müdahalelerde bulunuyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2020'de pandemi nedeniyle küresel ekonominin yüzde 3,1 oranında bir daralma yaşadığını hatırlatarak, "Bu dönemde G-20 ülkeleri arasında Türkiye, Çin ile büyüyen iki ülkeden biri oldu. Diğer 18 ülke çok berbat durumdaydı. Emtia fiyatlarındaki yükseliş ve salgının yarattığı arz-talep dengesizlikleri, enflasyonun küresel anlamda ciddi bir şekilde yükselmesine neden oldu. Şu anda önde gelen birçok ülke tarihinde gördüğü en büyük enflasyonu yaşıyor. Örneğin ABD'de enflasyon, kasım ayında yüzde 6,8 ile son 39 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Avro bölgesi enflasyonu da yüzde 4,9 ile son 25 yılın en yüksek düzeyine çıktı. IMF enflasyonun 2022 yılının ikinci yarısından itibaren gerilemesini bekliyor. Bununla birlikte enflasyon konusunda yukarı yönlü riskler varlığını koruyor. Enflasyon ile mücadelede beklentileri yönlendirme ve enflasyondaki ataleti kırma önemli rol oynuyor. Bu çerçevede TCMB etkin bir şeklide iletişim kanallarını kullanıyor. Ayıraca piyasalarda sağlıksız fiyat oluşumunda TCMB doğrudan müdahalelerde bulunuyor. Tabi bu arada bir, iki, üç, dört, beş müdahale yapıldı. Hemen muhalefet saldırdı. Olabilir. MB'nin bu yetkisi var mı yasal olarak? Var. Bu yetkisini de gerekli gördüğü hâllerde yapar. Bunu da yapmıştır." diye konuştu.
"Türk lirası değer kazandı"
Açıklanan önlem paketinin piyasalar tarafından olumlu karşılandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türk lirası değer kazandı. Döviz kurlarındaki iyileşmenin en kısa zamanda mal ve hizmet fiyatlarına da yansımasını bekliyorum. Bu noktada hiç tereddüdüm yok. Kur geçişkenliğini azaltmak için mevcut üretim yapısının neden olduğu dış finansman bağımlılığının azaltılması modelin öncelikleri arasındadır. Bu da olacak. Bu kapsamda güçlü ihracat artışı ve iyileşen cari denge enflasyonun görünümüne olumlu yansıyacaktır. İhracatta ciddi bir artış var, sürekli artıyor. Bu noktada cari artış mutluluk sebebimiz. Türkiye küresel üretim üssü ve tedarik merkezi olma potansiyeline fazlasıyla sahip bir ülke. Türkiye'ye özgü üretime dayalı ihracat öncelikli modelle makro finansal tedbirler ve teşvik politikası yatırımıyla, üretimi, istihdamı ve katma değerli ihracatı artırmayı ve bu potansiyeli gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Orta ve uzun vadede bu modelin başarı sağlayabilmesi açısından makro ekonomik istikrar büyük önem taşıyor. "
"Ekonomi politikaları daha şeffaf ve öngörülebilir olacak"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çerçevede önümüzdeki dönemde serbest piyasa ekonomisi ve finansal serbestliğe tam bağlılıktan kesinlikle vazgeçilmeyeceğini vurgulayarak, "Ekonomi politikaları daha şeffaf ve öngörülebilir olacak. Dengeli ve sürdürülebilir bir maliye politikası uygulanacak. Piyasalardaki oynaklığın azaltılmasına yönelik gereken makro ihtiyati tedbirler alınacak. Piyasa beklentileri iyileştirilerek, reel sektörün önünü daha iyi görmesi sağlanacak. Başta kamu bankaları olmak üzere reel sektöre her türlü proje bazlı desteği veremeye hazırız. Ancak proje bazlı ve bu konuda sapma olmayacak. Ayrıca katma değerli üretimin artması, ithalata olan bağımlılığın azaltılması, beşeri sermayenin güçlendirilmesi kapsamında politikalarımıza devam edeceğiz. Böylece verimlilik ve ihracat odaklı bir büyüme sürecinin tesis edilmesini sağlayacağız. Finansal istikrar, makro ekonomik istikrarın önemli bir bileşenidir. Ayrıca gıda fiyatlarını dengelemeye yönelik orta vadeli çalışmalarımıza da devam ediyoruz. Tarımsal üretime yönelik olarak riskleri önceden tahmin edip yönetebilmek için erken uyarı sistemini hayata geçirdik. Gıda bankacılığının geliştirilmesine yönelik adımları atıyoruz. Tarım konusunda bugüne kadar görülmüşün çok daha fevkinde sözleşmeli tarım mekanizmasının yaygınlaştırılmasına yönelik adımlar da atılıyor. Hedef artık tarımda, hayvancılıkta görülmemiş bir adım atmak. Artık tarım ve hayvancılık olayının ne denli önemli olduğunu halkımız görecek. Çiftçimiz de bunun mutluluğunu yaşayacak. Zaten onlara verdiğimiz kredi ve hibelerle kendilerine belli bir mutluluğu da getiriyoruz. Bundan sonra da getirmeye devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
Programda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bugüne kadar yaptığı açılışlardan bazı kesitlerin gösterildiği video da yer aldı. Video üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Öyle kolay olmuyor bu işler." diye yorum yaptı.
"Gelişmekte olan ülkeler için de Türkiye'nin bu yeni ekonomi modeli aslında bir model olabilir mi?" şeklindeki soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ne demek. Türkiye ekonomi modeli diyoruz, boşuna demiyoruz. Bize has, ülkemiz koşullarına uygun bir model. Başkanlık sisteminde ben ne demiştim 'Amerika falan değil, Türkiye' demiştim. Niye biz kendimize güvenmiyoruz? Niye biz kendimize inanmıyoruz? Bu millet, şair diyor ya 'Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz / Gelmişiz dünyaya milliyet nedir öğretmişiz'. Biz böyle bir milletiz. Niye böyle küçülüyoruz?" değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ben basit bir şey söyleyeceğim. Mesela bakın şimdi, bak bu yeni yaptığımız köprülerden bir tanesi, herhalde Nissibi Köprüsü, Şanlıurfa-Adıyaman'ı birbirine bağlıyor. Şimdi şuralardan artık geçen tırlara bakacaksınız. Osmangazi Köprüsü'nden geçen tırlara bakacaksınız. Şimdi nasip olursa 1-2 ay içerisinde Çanakkale, 18 Mart'ı açıyoruz. Buyurun, şu ihtişama bak. Şimdi tabii böyle değil. Şimdi o tabliyelerin son vidalarını ben gittim sıktık ve şimdi son kulelerin birleştirme kaynakları yapıldı ve 1-2 ay içerisinde de oranın açılışını yapacağız. Dünyada bu kulelerin yüksekliğiyle bir numara. Bu adımı tabii böyle atarken burada Kore-Türk iş birliği ile yapıldı. Ekranları başında bizi izleyen milletime sesleniyorum; Allah aşkına şu bütün köprülerden, Kuzey Marmara Otoyolu'ndan, Marmaray'dan öbür tarafta Avrasya Tüneli'nden bütün buralardan geçen otomobillere bakın, tırlara bakın, şöyle bir izleyin. Bu kadar tır buralardan gelip geçtiğine göre bunlar bir şeyler taşıyorlar. Böyle bir şey eğer garip gureba, fakir fukara bir ülke olsa bunlar olur mu? Ama bak şimdi bunlar var. Yoğun bir şekilde tırlar gidiyor geliyor. Hamdolsun, ülkemiz son dönemdeki güçlü ekonomik performansıyla diğer birçok ülkenin takdirini toplayan, örnek olarak algılanan bir ülke olarak öne çıkıyor."
"Amacımız cari fazlaya geçmektir"
Yatırımcılar açısından öngörülebilirliğin sağlanması için finansal piyasalarda güven ve istikrarın tesisinin özellikle bu modelin temel önceliklerinden biri olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biliyorsunuz lojistik dediğimiz zaman geçmeyelim. Bir ülkenin lojistiği o ülkenin diğer ülkelerle olan yarışmasında onun önceliğidir. Eğer lojistikte bir ülke öne çıkmışsa onu tutana aşk olsun. Şu anda bizim lojistik muhteşem ve her geçen gün daha da ileriye gidiyor. Serbest piyasa ekonomisinin kurallarından taviz vermeden büyümede, enflasyonda, faizde ve döviz kurunda makro ekonomik gerçeklerle uyumlu, istikrarlı bir ortamın tesisini sağlıyoruz, sağlayacağız. Bunu yaparken yüksek katma değerli üretimi teşvik ederek, üretim, ihracat ve istihdamı da artıracağız. İhracatı önceliklendirmek, cari açık sorununu kalıcı olarak çözmek, özellikle gelişmekte olan ülkelerin ortak sorunu olan orta gelir tuzağını aşmak en önemli önceliklerimizdendir. Ayrıca şu pandemi döneminde ülkemiz açısından ortaya çıkan yeni fırsatları da değerlendirerek küresel değer zincirinde üst sıralara çıkmayı hedefliyoruz. Bu çerçevede cari açığımızın azalmasına katkıda bulunacak ileri teknoloji ve toplam faktör verimliliği yüksek sektörlere uzun vadeli kredi ve kefalet imkânı gibi araçlarla uygun şartlarda finansman da sağlayacağız. Orta-yüksek ve yüksek teknolojili ürünlerin üretim ve ihracattaki payını artırmak için teşvik ve desteklerimizi daha da güçlendireceğiz. İhracatçılarımıza doğrudan Merkez Bankası tarafından ileri vadeli kur verilmesi suretiyle ihracatçılarımızın döviz kurundaki belirsizliğe karşı korunmasını da sağlayacağız. Bütün bunlarla kimin yanında olduğumuzu ortaya koyuyoruz. Amacımız, cari açığı yüksek üretim ve ihracat artışıyla düşürmektir hatta cari fazlaya geçmektir. Böylelikle daha sürdürülebilir bir büyüme patikasını yakalamak ve toplumsal refahımızı artırmayı hedefliyoruz.''
"İşsizlikte tek haneli rakamlara ineceğiz"
"İşsizliğin nereye kadar düşebileceğini hedefliyorsunuz?" şeklindeki soruya karşılık da Cumhurbaşkanı Erdoğan, hedefin mevcut rakamı daha aşağılara çekmek olduğunu belirterek, "Ama burada tabii daha aşağılara çekmek diyebilirsin ama oran olarak şu kadardır veya şuraya kadar diye bir rakam vermek o tabii inandırıcı olmaz. Biz mümkün olduğunca işsizliği daha da aşağılara indireceğiz. Tabii bunları da mevsimsel işsizlikten arındırarak indireceğiz. Şimdi mesela bu mevsimde, mevsimseli konuşursak yine yalancı oluruz. Çünkü bu mevsimde özellikle hizmet sektöründe malum sıkıntı var. Ama hizmet sektörü devreye girdiği andan itibaren ki otellerimiz de fena gitmiyor, o zaman ne olacaktır işsizlikte de düşüş daha da inşallah başlayacaktır. Tek haneli rakamlara işsizlikte ineceğiz, hedef odur. Onun için de tabii turizm sektörü büyük önem arz ediyor." diye konuştu.
Bütün sıkıntılara rağmen turizmde de ciddi bir sıçrama yapıldığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Yani son bana verilen rakamlar 24-25 milyon gibiydi ve tabii parasal olarak yanılmıyorsam 26 milyar filan gibi de oradan bir gelirimiz turizmden oldu. Ama biz turizmde de tabii 35 milyonu biliyorsunuz yakalamıştık turist olarak. Bu konuda bu yıl bizi bu sektörde Rusya yalnız bırakmadı. Rusya gerekli destekleri bize verdi. Aynı durum tabii Avrupa'dan da olmuş olsaydı belki 30'un üzerine de çıkabilirdik son dönemlerde İngiltere açtı kapıları, oradan da gelmeye başladı ama turizm olayı tabii bizim için ciddi manada hakikaten bir adeta bacasız sektör. İstanbul iyi bir sıçrama yaptı turizmde. Antalya çok çok iyiydi ve inanıyorum ki 2022'de çok daha iyi bir konuma burada da geleceğiz ve işsizlikte de hedefleri yavaş yavaş inşallah yakalayacağız."
"Aşımız tüm insanların kullanımı için üretiliyor"
"Yerli aşı konusunda vatandaşlara çağrınız ne olur? Dünyadan bize yerli aşı ile ilgili talep var mı?" sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, uzun süreden beri Türkiye'de aşı üretimi için zihinsel çalışmaları yürüttüklerini, bu bilgi birikimini uygulamaya sokma adına salgının hızlandırıcı faktör olduğunu söyledi.
Bu konudaki bilgi birikimini araştırma laboratuvarlarından çıkarıp, fabrikada üretim hattına soktuklarını, hedefi de kovid aşısı şeklinde daraltınca, Türkiye'nin hızlı bir şekilde kovid aşısı üretebilen 9 ülkeden biri olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Turkovac aşımız, laboratuvar çalışmalarında oldukça iyi sonuçlar almıştı. Ancak insanlar üzerinde yaygın bir şekilde kullanılacak ilacın, aşının, tıbbi malzemenin, sağlıkla ilgili tüm ürünlerin sıkı üretim ve kullanıma sokulma şartları var. Biz bu şartların hepsini yerine getirdik. Aşımızın hem etkinliğini hem de güvenilirliğini test ettik, emin olduktan sonra insanlığın kullanımına sunduk. Sadece vatandaşlarımız için demiyorum, aşımız tüm insanların kullanımı için üretiliyor. Şimdiye kadar ülkemizde iki ithal aşı mevcuttu. Bu iki aşının da güvenilirliği ve etkisi konusunda hiçbir endişe veya şüpheye gerek yok. Ancak yine de ithal ürün olması nedeniyle yerli aşımızı bekleyen bir grup vatandaşımızın olduğunu biliyor, görüyoruz. Bu vatandaşlarımız her ne kadar yersiz de olsa, bu endişelerinden sıyrılıp, gönül rahatlığı ile aşılarını olmalıdır.
Aşımız şimdiye kadar yapılan çalışmalarda koruyucu etkisini ispat etti. Bundan sonra daha fazla insanda bu etkisini perçinleyeceğine eminiz. Turkovac aşımız öncelikle vatandaşlarımızın kullanımına sunulacak, daha sonra aşılarımızı başta aşı temin etmekte zorlanan ülkelere göndereceğiz. Talepler gelmeye başladı. Geçen hafta Afrika ülkeleriyle yaptığımız toplantıda ülkelerin liderlerinden bu konuda yoğun talep aldık. Bu taleplerin hepsini karşılamak istiyoruz. Biz biliyoruz ki dünyanın kahir ekseriyeti aşılanmadıkça bu salgının süresi uzamaktadır."
Gelişmiş ülkelerin ellerini bu konuda sıkı tuttuğunu, bundan asıl zarar görenlerin hassas ekonomiler ve vatandaşları olduğunun farkında değillermiş gibi davrandıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz bu ülkelerin çoğundan madden zengin olmayabiliriz ama manen zengin Türk milleti, aşıya aç bu insanların talebine duyarsız kalmadı, kalmayacaktır." şeklinde konuştu.
"Hıfzıssıhha Projesi'nin ihale süreci önümüzdeki hafta tamamlanacak"
Turkovac'ın, salgın döneminde yapılan çalışmaları âdeta taçlandıran bir gelişme olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye olarak 50 yıl sonra hücreden başlayarak, tamamen yerli ve millî imkânlarla geliştirilen aşımızın her safhasında kendi bilim insanlarımız, araştırmacılarımız yer aldı. Bu konuda kullanım onayının alınmasıyla birlikte, Sinovac ve Biontech'in ardından yerli aşımız Turkovac'ı da vatandaşlarımıza sunacağız hatta insanlığın hizmetine, onların da şifa bulması için değerlendireceğiz. Bu arada dünyanın en büyük kapasiteli aşı araştırma, geliştirme ve üretim merkezi olarak Hıfzıssıhha Projesi'ni de Ankara'da hayata geçiriyoruz. Yakında ihalesini yapacağız. Esenboğa Havalimanı’na yakın bir bölgede, 50 bin metrekare kapalı alana sahip Hıfzıssıhha Projesi'nin ihale süreci önümüzdeki hafta tamamlanacak." dedi.
"Boşanma hukukuna bağlı konuları, yeni mağduriyetlere yol açmayacak şekilde tümüyle ele alacağız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Süresiz nafaka konusunun Meclis Genel Kuruluna önümüzdeki yıl gelmesi beklenebilir mi?" sorusu üzerine, şu yanıtı verdi:
"Temennimiz odur ki bu yıl içinde bu problemi çözelim ama bu konudaki gerek Adalet Bakanlığımız gerek Aile Bakanlığımız bir çalışma yürütüyor. Kadınların mevcut haklarından geriye gidiş anlamına gelebilecek bir çalışma asla söz konusu değildir. Böyle bir anlayışa sahip değiliz ancak tüm tarafları koruyacak, çocuğu da gözetecek, kadın ve erkek arasında ortak bir denge gözetecek usul geliştireceğiz. Vatandaşımızın ihtiyaç ve beklentilerinin farkındayız. Herkesin işine sinecek bir sonuca varıncaya kadar çalışmalarımızı sürdüreceğiz. İlgili bakanlıklarımız titiz bir istişare ve fikir teatisini yürütüyor. Önümüzdeki yıl içinde nafakayı da içine alacak şekilde, boşanma hukukuna bağlı konuları, yeni mağduriyetlere yol açmayacak şekilde tümüyle ele alacağız. Süreci bu şekilde işletmeyi planlıyoruz."
"Türksat 6A uydumuzu SpaceX şirketine ait Falcon 9 roketiyle uzaya göndereceğiz"
Türkiye'nin 8. uydusu Türksat 5B'nin uzaya gönderilmesinin ardından, Tesla ve SpaceX'in kurucusu Elon Musk ile yaptığı görüşmede yeni projelerin gündeme gelip gelmediğinin sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, uydu ve uzay teknolojilerinin spesifik ve nitelikli uzmanlık ile altyapı gerektiren teknolojiler olduğunu ifade etti.
Türkiye'de uydu ve uzay ekosisteminin nitelikli insan kaynağı ve altyapısı kurulmasına ilişkin son yıllarda önemli adımlar attıklarını, Türksat'ın bu adımların lokomotifi olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2008 yılında devreye alınan 3. nesil Türksat 3A uydusu projesinden itibaren 4. ve 5. nesil uydu projelerinde nitelikli insan kaynağı yetiştirilmesine yönelik eğitim ve teknoloji transferi programlarının uygulandığını aktardı.
Bu programlarda yetişen teknik uzman kadroların Türkiye'nin uydu ve uzay ekosisteminin oluşmasında, yeni insan kaynağının yetiştirilmesinde ve Türksat 6A gibi tamamen yerli imkânlarla yapımı devam etmekte olan uydu projelerinde büyük rol oynadıklarını ve hâlen de oynamaya devam ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, uydu sistemlerinin üretim, entegrasyon ve test altyapılarına ilişkin de önemli yatırımların yapıldığını, Savunma Sanayi Başkanlığı ve Türksat iş birliğiyle inşa edilen, 2015 yılında hizmete alınan Uzay Sistemleri Entegrasyon ve Test Merkezinde hem Türksat 6A hem de IMC uydularının test ve üretim süreçlerinin yetişmiş insan kaynağı tarafından yürütüldüğünü söyledi.
19 Aralık'ta uzaya gönderilen Türksat 5B uydusu ile geçmişte atılan adımların meyvesini aldıklarını, Musk ile bu görüşmeleri yaptıklarında mutluluğunu paylaştığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türksat'ın 5B bünyesinde iki adet haberleşme ekipmanının, Türksat ve ASELSAN mühendislerinin iş birliğiyle tasarlandığını, üretildiğini ve uzay şartlarında test edildiğini, ilk defa ticari bir uyduda yüzde yüz yerli bir donanımın kullanılmış olduğunu aktardı.
Türkiye'nin uzaydaki hakları denince 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ı rahmetle yad etmek gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, o dönemde ortaya konan vizyon ile uzayda 31, 42 ve 50 derece doğu yörüngelerinde frekans hakları elde etmenin ilk adımlarının atıldığını, bugün bu yörüngelerin Türksat'ın 3., 4. ve 5. nesil uyduları ile etkin bir biçimde korunduğunu ifade etti.
Yüzde yüz yerli sistem mühendisliği ve yerli imkânlarla üretimi devam eden Türksat 6A uydusunun da 2023'te SpaceX şirketine ait Falcon 9 roketiyle uzaya gönderileceğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Son yıllarda gerçekleştirdiğimiz atılımlarla, yetiştirdiğimiz nitelikli insan kaynağıyla ve kurduğumuz altyapılarla uzaydaki varlığımız güçlenecek. Bu alandaki dışa bağımlılık azalacak ve hatta bu konuda ihracat yapabilecek konuma da geleceğiz." dedi.
Afrika ile ilişkiler...
"Afrika ile ilişkiler konusunda Türkiye'yi nasıl bir gelecek bekliyor" sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, göreve geldiklerinde Türkiye'nin 12 Afrika ülkesinde büyükelçiliği bulunurken, şu anda 49 Afrika ülkesinde büyükelçiliği bulunduğunu söyledi.
Bu Afrika ülkelerinin Türkiye ile şu anda ciddi bir rekabet içinde olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Onların da yine Türkiye'de şu anda 39 büyükelçiliği var. Bunları aynı şekilde devam ettiriyoruz. Tabii hedefimiz daha ileri gitmek. Sayıları daha da çoğaltmak ve Türkiye olarak Afrika'da hemen hemen bütün ülkelere büyükelçilik açmak suretiyle Afrika'nın her yerinde olmak istiyoruz. Yer altı, yer üstü bütün zenginliklerinde de yine Afrika ile kazan-kazan esasına dayalı olarak yürüyelim istiyoruz. Çünkü emperyal güçler yıllarca Afrika'yı sömürdüler. Ama Türkiye kazan-kazan esasına dayalı olarak, 'Siz de kazanın, biz de kazanalım, beraber kazanalım.' demek suretiyle oralardayız ve doğrusu Afrika ülkelerinin de bize bu noktada güveni var. 'Beraber yapalım.' diyorlar. Bu noktaya gelmiş vaziyetteler." diye konuştu.
"2022, Allah'ın izniyle 2021'den daha iyi olacak"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni yıla dair dilek ve temennilerinin sorulması üzerine, "2022, Allah'ın izniyle 2021'den daha iyi olacak. 2022'de çok daha güçlü olacağız ve çok farklı sıçramaları 2022'de inşallah yaşayacağız." dedi.
Yılbaşını nasıl geçireceğinin sorulmasına karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Torunlardan ayrı kalmak kolay bir iş değil. Onların verdiği enerji hiçbir şey ile mukayese edilmez. Onlar ayrı bir enerji depoluyorlar bize. Onun için gerek eşimle, gerek çocuklarla işin istişaresini yapıp, onlar neyi arzu ediyorlarsa ben de ona uyarım." yanıtını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın Gaziantep'te açılış törenleri yapacaklarını, Gazianteplilerle bir araya geleceklerini, açılış törenleriyle birlikte onların mutluluklarını paylaşacaklarını belirterek, "Milletimiz umutlarını kaybetmesin ve bize, AK Parti kadrolarına güvenmeye devam etsinler. Bu yıl ülkemiz için her biri ayrı değer olan ismi kaybetmenin üzüntüsünü yaşadık, bütün hepsine Allah'tan rahmet diliyorum. Büyük şair, fikir ve dava adamı Sezai Karakoç'u, ülkemizin felsefe, bilim hayatına büyük katkılar yapmış bilim insanı Prof. Dr. Teoman Duralı hocamızı, sevgili dünürüm müteşebbis Özdemir Bayraktar ağabeyi, siyasetimizin duayenlerinden Oğuzhan Asiltürk ağabeyi, son olarak da dün kaybettiğimiz musikimizin duayenlerinden Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca beyefendiyi hayırla yâd ediyorum." diyerek sözlerini tamamladı.