AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Genel Merkez önünde, gazetecilere açıklama yaptı.
Çelik, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmayı değerlendirdi.
Kılıçdaroğlu'nun sığınmacıları 2 yıl içerisinde geri göndereceklerini söylediğini belirten Çelik, Türkiye'nin bu konuda bir politikasının olduğunu, yokmuş gibi konuşanların Suriye'deki durumu anlamadıklarını ve göç meselesi ile ilgili uluslararası hukuku bilmediklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın daha önce sığınmacıların gönüllü olarak ülkelerine döneceklerini söylediğini aktaran Çelik, şöyle devam etti:
"Cumhurbaşkanımız konuşmasında çok net bir ifade kullandı. 'Bir gün gönüllü ve onurlu bir şekilde tabii ki dönecekler ülkelerine. Ama Türkiye Cumhuriyeti büyük bir devlettir, aynı zamanda da biz bunları katillere teslim edemeyiz' dedi. Şimdi sorun şu, bunu söyleyenlerin, bu muhalefet partilerinin bu insanları katillere teslim etmemek için bir planı, bir programı var mı? Sadece konuşuyorlar, 'göndereceğiz'. Karşı tarafta bir katliam makinası var, nasıl olacak bu? Enteresan olan da şu, Sayın Kılıçdaroğlu'nun, Türkiye Cumhuriyeti yönetiminden, Türkiye Cumhurbaşkanından çok Esad yönetimiyle empati kurar şekilde konuşmasıdır."
"Asıl maşa odur..."
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, partisinin dünkü grup toplantısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik, "Orta Doğu'da emperyalistlerin maşası" ifadesini kullandığını da söyleyen Çelik, "Bu ifadeyi kendisine aynen iade ediyoruz. AK Parti olarak ve bu ifadeyi şiddetle kınıyoruz. Ne Genel Başkanımıza ne Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına karşı kimse böyle konuşamaz. Birisi eğer bir maşa arıyorsa, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Cumhurbaşkanı, Devlet Başkanıyla empati kurmak yerine Esad rejimi ile kim empati kuruyorsa maşa odur." diye konuştu.
AK Parti Sözcüsü Çelik, Türkiye'nin, kara vatanı konusunda ne kadar hassas ise mavi vatan ve hava vatan konusunda da o kadar hassas olduğunu, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin çıkarlarını korumak için mücadele verdiğini anlattı. Çelik, durum böyleyken bir CHP'linin, "Mavi vatanda bu şekilde arayışlara girmek maksimalist bir tavırdır, bizi dünyada zora düşürür" açıklaması yaptığını, Türkiye Cumhuriyeti'nin tezlerinin yanında durmak yerine Yunanistan'ın tezlerinin yanında durulduğunu belirtti.
CHP'deki, Aylan bebeğin ölümünden de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sorumlu olduğuna yönelik söylemlerin "utanç verici ve yalan" olduğunu dile getiren Çelik, Erdoğan'ın, çocuklar Akdeniz'de ölmesin diye bütün dünyaya seslendiğini hatırlattı.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Reyhanlı saldırısıyla ilgili de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı sorumlu tutan ifade kullandığını aktaran Çelik, şunları paylaştı:
"Allah'tan korkmak lazım, milletten utanmak lazım. Böyle bir şey olabilir mi? O katliamın bağlantıları içerisinde Esad yönetiminin muhaberatının bulunduğu son derece açıkken, bu şekilde Cumhurbaşkanımızı suçlama meselesi bir husumet siyasetine dönmüştür. AK Parti, bu nefret siyasetine hiçbir şekilde müsaade etmeyecektir. Ama gördüğüm şöyle bir şey var, her türlü politik konuda bir bilgisizlik, iki demokrasimizi zehirlemek, üç toplum içerisinde bir infial yaratmak için müthiş bir faaliyet içerisinde hareket ediyorlar. Hiçbir şekilde, Türkiye'yi tehdit eden Esad yönetimine, Sayın Cumhurbaşkanımıza kullandığı ifadeleri kullanmamıştır Sayın Kılıçdaroğlu."
"Bu, rekabet siyaseti olmaktan çıkmıştır, husumet siyasetidir"
Ömer Çelik, Kılıçdaroğlu'nun, PKK'nın Suriye kolu PYD ve Libya'daki toplu mezarların arkasındaki Hafter'le kurduğu empatiyi, Türkiye Cumhuriyeti'nin Devlet Başkanı ve yönetimiyle kurmadığını belirterek, "Bu müthiş bir yön sapmasıdır, müthiş bir siyaset sapmasıdır. Bu, rekabet siyaseti olmaktan çıkmıştır, husumet siyasetidir." sözlerini sarf etti.
Türkiye'nin kırmızı çizgisinin, hak ve menfaatlerini korumak olduğunu vurgulayan Çelik, Türkiye ile başka bir devlet arasında anlaşmazlık yaşadığında, Kılıçdaroğlu ve ekibinin, Türkiye'nin değil, karşı ülkenin yanında yer aldığını, başta CHP'ye oy verenler olmak üzere, herkesin bunu iyi değerlendirmesi gerektiğini söyledi.
"Görüşmekle iş hallolacak olsa önce altılı masadaki işleri çözerdiniz"
Parti Sözcüsü Çelik, Suriye meselesinde, gidip görüşmekle sorunların çözüme kavuşmadığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gitmekle görüşmekle bir mesele çözülecek olsa, her gün görüştüğünüz altılı masadaki çelişkileri çözerdiniz. Bir tanesi diyor ki 'Geri kabul anlaşması Türkiye'nin başına en büyük beladır'. Bir sor bakayım altılı masada herkes öyle mi düşünüyor? Bir diğeri, özelleştirmelere karşı çıkıyor, sor bakayım altılı masada herkes böyle mi düşünüyor? Görüşmekle iş hallolacak olsa önce oradaki işleri çözerdiniz. Çok uzağa gitmeye gerek yok, uluslararası diplomasiye gitmeye gerek yok. Zihni sinir projeleri gibi sürekli olarak dış politikayla ilgili proje üretiyorlar. Ama bu son konuşması, Cumhurbaşkanımıza, partimize, hükümetimize, kabinemize karşı tam bir husumet konuşmasıdır. Bu nefret, bu husumet siyasetine karşı en güçlü tavrı alacağımızdan hiç kimsenin kuşkusu olmasın."