MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli, Furkan Vakfı üyelerinin Adana'da gerçekleştirdiği izinsiz gösteri yürüyüşü ve protesto için "Türk polisi zamanında müdahale etmiştir, gereğini yapmıştır" dedi.
Pazar günü Adana’da izinsiz basın açıklaması yapmak isteyen Furkancılar'ın neden olduğu olaylar MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin de gündemindeydi. MHP Lideri Bahçeli, 'Adana’nın Seyhan ilçesinde yaşanan, arkası önü projelendirilmiş hadiselerin iç yüzünü şuurla tarif, dikkatle tespit ve tefrik etmek lazımdır.' dedi.
İŞTE MHP LİDERİ BAHÇELİ'NİN AÇIKLAMASI
Türkiye Cumhuriyeti felaketlere direnen, esarete meydan okuyan kahraman bir kuşağın eseridir. Bu devleti Türk milleti kurmuştur, son söz ve karar da Türk milletinindir. Her ülkeye mesafemiz aynıdır. Dostu da biliriz, düşmanı da tanırız. Uzatılan ellerin geri planındaki habis niyetleri görmezden de hiç gelmeyiz, gelemeyiz. Taş atan olursa, gülle mukabele etmeyiz.
Zor günümüzde yalnız bırakanları, kuyumuzu kazanları, arkamızdan dolaşanları asla unutmayız, unutmayacağız, unutturmayacağız.
Bizim anlayışımıza göre devlet demek hukuk, düzen, güvenlik ve gelecek demektir.
Devletin hukuk sınırları içinde kullandığı veya kullanacağı caydırıcı, cezalandırıcı ve önleyici gücü meşrudur. Türkiye, çadır devleti, muz cumhuriyeti, kabile yapılanması, yolgeçen hanı, keyfi yetenin, kafası bozulanın, canı sıkılanın meydanlara çıkıp izinsiz ve kanunsuz gösteriler yapacağı bir ülke değildir, olması da mümkün değildir.
Bir devletin üç temel unsurundan birisi olan egemenliğini sulandıracak, sorgulayacak ve yıpratacak, bunun yanında egemenlik vasfına rakip olacak hiçbir oluşuma, hiçbir örgüte, hiçbir yapıya, hiçbir dernek veya vakfa tahammülümüz olamayacaktır. Din kisvesine saklanıp darbeye kalkışan, işgale heves eden, Türkiye’yi iç kargaşaya mahkum etmeyi planlayan FETÖ’cü hainleri bir kenara koymak, bundan ders çıkarmamak akıl tutulmasına, hafıza kaybına delalet edecektir.
Geçtiğimiz hafta sonu Adana’nın Seyhan ilçesinde yaşanan, arkası önü projelendirilmiş hadiselerin içyüzünü şuurla tarif, dikkatle tespit ve tefrik etmek lazımdır. Vakıfların nasıl kurulduğu, uymaları gereken kuralların neler olduğu kanunlarla çerçevelenmiştir.
Türkiye husumeti aleni olan ve 701 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle kapatılan Furkan Vakfı isimli örgütün provokasyonları sonucunda hiç arzu edilmeyen sahneler yaşanmıştır.
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanuna aykırı hareket eden, yeri geldiğinde PKK’yı, yeri geldiğinde FETÖ’yü öven, yeri geldiğinde de darbe girişimlerine hayırlı olsun diyen sözde bir vakfın mensupları artık bardağı taşırmıştır. Furkan demek, doğru ile yanlışı, hak ile batılı, iyi ile kötüyü ayırt etmek demektir. Ancak bunlarda doğru ile yanlış, hak ile batıl birbirine girmiştir.
Bunlarda ihlas ve iman alameti mumla aransa bile bulunamayacaktır.
Bu din tacirlerinin, bu ajan provokatörlerin kanunsuz eylemlerine şerefli Türk polisi zamanında müdahale etmiş, bize göre devletin hükümran vasfı isabetle gösterilmiştir. Asayişsizliğe izin ve icazet verilmemiştir. Sözde vakfın meczup başkanının İçişleri Bakanımıza yönelik izansız saldırıları, iffetsiz hakaretleri ve hayasız itibar suikastları bizim nezdimizde yok hükmündedir, hatta ayaklarımızın altındadır.
Sayın Süleyman Soylu, soyismi gibi soyludur, görevini de layıkıyla yerine getirmektedir.
Türk polisi görevinin gereğini yapmış, Müslüman görünümlü bir avuç münafığa, sokakları karıştırmak isteyen sayıca küçük bir azınlığa Türk devletinin yaptırım gücünü göstermiştir.
Bütün emniyet teşkilatımızı hassaten kutluyor, özellikle Adana’da görev yapan her polisimizin tertemiz alınlarından öpüyorum. Kadınları, çocukları zırh olarak kullanan bu sözde vakıf yöneticileri aynı zamanda hem korkak, hem de günahkar olarak anılacaklardır.
BEDELİ ÇOK AĞIR ÖDETİLMELİ
Muhammedi ahlakın kırıntısını taşımayan, İslam’ın ruhuyla bağdaşmayan bu sözde vakfın kimin kuytusu, kimin kuyusu, kimlerin kumandası altında olduğunu vicdan sahibi her vatandaşımız az çok bilmektedir. Şayet bugün tedbir almazsak, gelecekte yeni 15 Temmuzların yaşanması kaçınılmazdır. Şayet bugün duyarlı ve sorumlu hareket etmezsek, içi müşrik dışı Müslüman olan ilkesizlere önlem almazsak, uyarıyorum ki, terörist başı Gülenlerin arkası kesilmeyecek, ihanet kervanı kesintiye uğramayacaktır. İslam dini barış ve kardeşlik dinidir. Her kim bu manevi gerçeğe riayet ediyorsa baş tacımızdır. İstismarcıların, fesat yuvalarının, dinimizi ticarete ve batıl hedeflere tahvil etmek için fırsat kollayanların hesabı sorulmalı, hevesleri kursaklarında bırakılmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devletini içten içe çürütmek, kaleyi içinden yıkmak için tetikte beklemek vatana ihanettir, millete ihanettir, bedeli muhataplarına çok ağır ödetilmelidir. Milletin kaderi devlet, devletin geleceği millettir. İkisini birbirinden ayırmak imkansızdır. Devleti muhafaza edeceğiz, milleti yaşatacağız. Karşımıza engel çıkarsalar da, mutlaka aşacağız. Tek nefes olacağız, tek yürek olacağız, tek ses olacağız, devlet-i ebed müddet, millet-i ebed müddet amacımızdan sonu ölüm bile olsa vazgeçmeyeceğiz. Teslim olmayacağız, taviz vermeyeceğiz, boyun eğmeyeceğiz.
Çünkü biz Ergenekon ateşini yaktık yakalı hiçbir güce boyun eğmedik, diz çökmedik, eyvallah etmedik. Bundan sonra da bu irademizi elhak korumaya yeminliyiz.'