Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Türkiye'nin kurtuluşunu, küresel çıkar odaklarının güdümündeki reçetelerde değil, kendi kaynaklarını harekete geçirecek yatırımlarda, istihdamda, üretimde, ihracatta, cari fazlada görüyoruz."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki Kabine Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “Amacımız ülkede 1-2 yıllık zahirde geçici bir istikrar değil, kalıcı üretim, kalıcı istihdam, kalıcı refah sağlamaktır. Bu süreçte ödediğimiz bedeller elde edeceğimiz kazançlar yanında çok küçük kalacaktır.” ifadelerini kullandı.
TBMM Genel Kurulunda sürmekte olan bütçe görüşmelerinin ülke ve millet için hayırlara vesile olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Bütçe hakkı, yasama, yürütme, yargı erklerinin bağımsızlığı üzerine kurulu, demokratik sistemin Meclise verilmiş en önemli yetkilerinden biridir. Gerek komisyon gerekse Genel Kurul aşamasında tüm milletvekilleri bütçe konusundaki görüşlerini, özgürce dile getirirler. Tabii bu özgürlüğün sınırı Meclis İç Tüzüğü'nde yer alan hususlar ile genel ahlak ve adabımuaşeret kurallarıdır."
TBMM Genel Kurulunda süren bütçe görüşmelerinin de bir an önce hayırlısıyla tamamlanmasını dilediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu vesileyle yeni Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati'ye bir kez daha başarılar diledi.
Bakan Nebati'nin bugüne kadar iş dünyasından sivil toplum faaliyetlerine, milletvekilliğinden genel başkan yardımcılığına ve bakan yardımcılığına kadar farklı alanlarda farklı görevleri başarıyla yaptığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kendisinin üstlendiği görevi, maliye politikalarımızı, yeni ekonomik programımız doğrultusunda güçlü bir şekilde yürüteceğine inanıyorum." dedi.
"Katar ile bugüne kadar 84 mutabakat imzalayarak iş birliğimizi sürekli ileriye taşıdık"
Katar Emiri Şeyh Temim'in davetine icabetle pazartesi ve salı Katar'da, Yüksek Stratejik Komitesinin 7'nci toplantısını gerçekleştirdiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Katar ile bugüne kadar son ziyaretimizle birlikte siyasi, askerî, ticari, ekonomik ve kültürel konuları kapsayan, toplam 84 mutabakat imzalayarak iş birliğimizi sürekli ileriye taşıdık. Cumartesi günü Siirt'te 102 milyon dolarlık ilk etabını hizmete açtığımız tamamı 500 milyon doları bulacak çinko izabe tesisi yatırımı, Katar ile ahenkli bir şekilde yürüttüğümüz ekonomik ilişkilerimizin örneklerinden biridir. Ziyaretimiz sırasında Katar'ın ülkemize yapması konusunda daha önce mutabık kaldığımız 15 milyar dolarlık yatırıma ilave edilecek hususlarda da muhataplarımızla kapsamlı görüş alışverişinde bulunduk.
Doha'da yaptığımız baş başa ve heyetler arası görüşmelerin ardından Türk-Katar Birleşik Müşterek Kuvvet Komutanlığındaki askerlerimizi ziyaret ettik. Önceki hafta Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammet Bin Zayid Al Nahyan'ın ülkemizi ziyareti de Körfez bölgesiyle yeniden yükselme sürecine giren ilişkilerimizin bir başka işaretiydi. Bu ziyaret sırasında, Birleşik Arap Emirlikleri'nin ülkemize yapacağı 15 milyar dolarlık yatırımın müjdesini de kamuoyuyla paylaştık."
"Ülkemizin dört bir yanındaki dev yatırımları yakından takip ediyoruz"
Önümüzdeki aylarda yapacakları mukabil ziyaretle Birleşik Arap Emirlikleri ile başlattıkları yeni dönemi, hızla daha ileriye taşımanın gayreti içinde olacaklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin yatırım atağı, her alanda hızla sürmektedir. Geçtiğimiz aylarda Adana'da 1,4 milyar dolar yatırım bedeli olan uluslararası ortaklı bir petrokimya tesisinin de temelini atmıştık; Cezayir-Türkiye. Ülkemizin dört bir yanında kimi kendi vatandaşlarımız tarafından, kimi uluslararası yatırımcılar tarafından yürütülen yüzlerce dev yatırımı yakından takip ediyoruz.
Türkiye'nin kurtuluşunu, küresel çıkar odaklarının güdümündeki reçetelerde değil, işte bu örneklerde olduğu gibi kendi kaynaklarını harekete geçirecek yatırımlarda, istihdamda, üretimde, ihracatta, cari fazlada görüyoruz. Biz 19 yıldır yoluyla, köprüsüyle, havalimanıyla, barajıyla, santraliyle, arıtma tesisiyle, sulama sistemleriyle sahip olduğumuz muazzam altyapıyı işte bunun için inşa ettik. Biz 19 yıldır bunca okulu, bunca üniversiteyi, bunca mesleki eğitim kurumunu, bunca hastaneyi, bunca adliye saraylarını, bunca güvenlik sistemini işte bunun için kurduk. Biz 19 yıldır ülkemizi her alanda bölgesinin ve dünyanın yükselen yıldızı yapmak için onca mücadeleyi işte bunun için verdik. Şimdi gelin hep beraber bu imkânları ülkemizin ve milletimizin aydınlık geleceğinin sembolleri olan 2023 hedeflerimizi hayata geçirmek, 2053 vizyonumuzu şekillendirmek için kullanalım. Bir olarak, iri olarak, diri olarak, kardeş olarak, hep birlikte Türkiye olarak inşallah bunu da başaracağız."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'yi 19 yıldır hakka, hakikate, hakkaniyete dayalı bir demokrasi ve kalkınma anlayışıyla yönettiklerini söyledi.
Türkiye'de bu kavramlardan nasibini almamış bir zihniyetin hep olduğunu ve bundan sonra da olacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tek parti faşizmiyle başlayıp darbeler ve vesayet dönemiyle süren, dışarıdan aldığı destekle kendini millî iradenin üstünde gören, gerektiğinde terör örgütleri dahil her tür şer şebekesiyle iş birliğine giren bu zihniyet her defasında milletimizin irfanına ve izanına çarpmıştır." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 8 yıldır yaşanan her hadisede Türkiye'nin ve milletin aleyhine konum alan bu zihniyetin ekonomide yaşanan büyük değişimi de aynı sinsilikle mecrasından saptırmaya çalıştığına dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hep söylüyorum, yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve büyüme, hedef bu. Bu zihniyet yüksek faizle ekonomiyi soğutmak, küçültmek ve dolayısıyla istihdamı azaltmak istiyor. Biz, 'Türkiye siyasi, sosyal, ekonomik, askerî her alanda bölgesel ve küresel güç hâline gelsin' diyoruz, bu zihniyet ülkemizi tüm siyasi ve ekonomik iddialarından vazgeçirerek eskiye döndürmek istiyor. Biz, 'Ülkemizi büyüterek, işsizliği azaltarak, cari fazla yoluyla insanlarımızın refahını yükselterek enflasyonu düşüreceğiz' diyoruz, bu zihniyet IMF reçetelerini dayatarak, dışa bağımlılığı artırarak Türkiye yeniden siyasi ve ekonomik boyunduruk altına sokmak istiyor."
Gelişmiş ülkeler 2008 finans krizine girdiklerinde birilerinin Türkiye için de felaket senaryoları yazmaya başladıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Biz bu krizin Türkiye'yi teğet geçeceğini söylediğimizde yine birileri bunu istihza ile karşılamıştı ama Türkiye sadece bu krizin kendisine teğet geçmesini sağlamakla kalmamış, hızlı bir büyüme sürecine girmiştir. Salgın döneminde de yine benzer bir tabloyla karşı karşıya kaldık. Küresel ekonominin yüzde 3,4 küçüldüğü geçen yıl biz yüzde 1,8 oranında büyüme kaydettik. Bu yılki büyüme oranımız çoğunluğu sanayi üretimine ve 221 milyar doları bulan ihracatımıza dayalı olarak çift haneli rakama doğru gidiyor."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, önlerinde zorlukların da bulunduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Bunların en başında gelen dünyadaki enerji ve gıda fiyatları kaynaklı fiyat yükselişleri. Bir süre sonra ben inanıyorum bu da dengeye oturacaktır. Bu belirsizliğin ortadan kalkması bizim de önümüzü daha rahat görmemize imkân sağlayacaktır. Gelişmiş ülkelerdeki üretici fiyatları ile tüketici fiyat enflasyonları arasındaki büyük fark bu ekonomileri bir süre daha sarsmayı sürdürecektir. Bu tablo bize aynı zamanda ülkemizin üretim ve ihracat konusundaki hedeflerine ulaşması için ihtiyacımız olan zamanı da kazandıracaktır. Sanayi kapasitemizi hızla geliştirirken düşük faiz ve dengeli kur ile üretimi ve istihdamı adım adım daha ileriye taşıyacağız. Bir müddet sonra bu süreç çalışanların ücretlerinden kamu gelirlerine kadar her alanda kazanç olarak kendini hissettirmeye başlayacaktır."
"Milletimizden bize güvenmesini ve sabırlı olmasını istiyorum"
Ne yaptıklarını, nasıl yapacaklarını, nereye gideceklerini ve ne elde edeceklerini bildiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Milletimizden bize güvenmesini ve sabırlı olmasını istiyorum. Türkiye'nin asırlardır defalarca teşebbüs ettiği ancak her seferinde yarım kalan, hatta geriye giden büyük kalkınma hamlesinin önü inşallah bu defa kesilemeyecektir. Gelişmiş ülkeler arasındaki hakkımız olan yeri aldığımızda bugünleri büyük bir başarı hikâyesinin önemli safhalarından biri olarak hep birlikte hatırlayacağız." dedi.
Türkiye'nin geçmişte hep başkalarının reçeteleriyle sıkıntıları çözmeye çalıştığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu defa dünyadan ve kendimizden çıkardığımız dersler ışığında bilimin, aklın, gayretin ve inancın desteğiyle kendi hikâyemizi yazıyoruz. Daha öncekilerden farklı olarak bu hikâyeyi güçlü bir altyapı, güçlü bir kamu düzeni, güçlü bir kamu maliyesi, güçlü bir özel sektör, güçlü bir nitelikli insan kaynağı, güçlü bir azim eşliğinde hayata geçiriyoruz. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin hızla devasa bir işsizlik krizine doğru doludizgin gittiği bir dönemde biz yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve büyüme odaklı politikalarımızla vatandaşlarımızın işlerini, aşlarını, geleceklerini güvence altına almaya çalışıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin gerektiğinde 40 milyona kadar çıkabilecek iş gücünün her birine bu imkânı sunmak istediklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, istihdamdaki her artışın millî gelire de yukarı yönlü katkıda bulunduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, cari açığı da cari fazlaya döndürdüklerinde bu artışı gerçekleştirmek için gereken kaynağın kendiliğinden ortaya çıkacağını belirterek, şunları kaydetti:
"Bunun için iş insanlarımızı, girişimcilerimizi, sanayicilerimizi, işletmecilerimizi, çiftçilerimizi çok daha güçlü şekilde destekleyeceğiz. Ülkemizin dünya pazarlarından aldığı payı katlayarak artıracağız. Türkiye geçtiğimiz 19 yılda 14 trilyon dolara yakın millî gelir üretmiş, bunun da dörtte birini yatırıma kullanmış bir ülke olarak hedeflerine ulaşabilecek güce, imkâna, kalibreye, kapasiteye sahiptir. Amacımız ülkede 1-2 yıllık zahirde geçici bir istikrar değil, kalıcı üretim, kalıcı istihdam, kalıcı refah sağlamaktır. Bu süreçte ödediğimiz bedeller elde edeceğimiz kazançlar yanında çok küçük kalacaktır.
Dar gelirliler, ücretliler, emekliler başta olmak üzere milletimizin her kesiminin üzerine binen yükleri azaltmak için gereken adımları birer birer atıyoruz. Kamu işçileri ve memurların maaşlarında yapılan artışların ardından asgari ücret düzenlemesinde de aynı anlayışla hareket ediyoruz. Uyguladığımız sosyal devlet ve kapsamlı sosyal yardım politikalarıyla bugüne kadar ülkemizde hiç kimseyi sahipsiz bırakmadık, bundan sonra da bırakmayacağız."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta küçük ve orta ölçekli işletmelere yönelik ilave 10 milyar liralık istihdama destek paketi ile 10 milyar liralık imalata dayalı ithal ikamesi destek paketinin müjdesini verdiklerini anımsattı.
Kovid-19 salgını döneminde başlatılan esnaf kredilerine Hazine faiz desteği ile ilgili bazı bilgileri de bugün kamuoyuyla paylaşacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Hazine destekli kredilere uygulanan desteği 2021'de de devam ettirerek, esnafımızı yükselen faizlerin yükünden koruduk. Bu kapsamda 2021 yılında kullanılan yaklaşık 60 milyar liralık esnaf kredisinin 5,2 milyar liralık faiz yükünü Hazine üstlenmiştir. Önümüzdeki 3 yıl boyunca Hazinenin yapacağı faiz desteği ödemeleri 26 milyar lirayı bulacaktır. Böylece esnafımızın ilave yük altına girmeden işini gücünü devam ettirmesini sağlamış olacağız."
"İndirimli stopaj uygulaması mart sonuna kadar devam edecek"
Tasarruf sahiplerinin mevduatlarını Türk lirası cinsinden tutmalarını teşvik etmek için başlattıkları katılım hesaplarına indirimli tevkifat uygulamasını bu yıl sonuna kadar uzattıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Şimdi de vatandaşlarımıza ayda 1,7 milyar lira katkı sağlayan bu indirimli stopaj uygulamasını mart ayı sonuna kadar devam ettirme kararı aldık. Buradan bir müjde de çiftçilerimize vermek istiyorum. Bilindiği gibi ülkemizde bu yıl yaşanan kuraklık nedeniyle buğday, arpa, çavdar, yulaf, tritikale, nohut ve mercimek üreticilerimiz verim kaybına uğradı. Kuraklıktan zarar gören 651 bin üreticimize 2,6 milyar lira kuraklık desteği ödemesini aralık ayının ikinci yarısında çiftçilerimizin hesaplarına yatırıyoruz. Stratejik bir sektör olarak gördüğümüz tarımı desteklemeyi, çiftçilerimizin tohumu toprakla buluşturması, ekmesi, biçmesi, üretmesi için ne gerekiyorsa yapmayı sürdüreceğiz. Yeni hasat sezonunda destekleme politikalarımızı, girdi fiyatlarında yaşanan yükselişleri dikkate alarak belirleyeceğiz. Tüm vatandaşlarımız gibi çiftçilerimizin mağduriyetine meydan vermeyeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilerleyen günlerde farklı kesimlere yönelik ilave destek programlarını kamuoyuyla paylaşmaya devam edeceklerini bildirerek, "Diğer yandan, salgınla ilgili gelişmeleri de yakından takip ediyoruz. Avrupa'da yeniden yükselişe geçen salgın, ülkemizde kontrol altındaki seyrini sürdürüyor. Dikkati ve tedbiri elden bırakmadan salgının hayatımız üzerindeki olumsuz etkilerini tümüyle ortadan kaldırana kadar mücadeleye devam edeceğiz. Önümüzdeki günlerde farklı kesimlere yönelik ilave destek programlarımızı kamuoyuyla paylaşmayı sürdüreceğiz." dedi.
"Fahiş fiyat artışlarındaki her şikâyeti ciddiyetle takip ediyoruz"
Büyük hedeflere doğru ilerlerken insanların günlük hayatlarında yaşadıkları sıkıntıları görmezden gelmeyip, yok saymadıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Özellikle fahiş fiyat artışları konusundaki her şikâyeti dinliyor, her sıkıntıyı ciddiyetle takip ediyoruz. Buradan tüm bakanlıklarımıza, tüm kurumlarımıza, tüm belediyelerimize talimat veriyorum. Girdi maliyetleriyle ve kurdaki yükselişle izah edilemeyecek fiyat artışı yapan, bilhassa da stokçuluğa yönelen hiç kimsenin gözünün yaşına bakılmayacaktır. Hem idari hem hukuki işlemlerle kendi ülkesine ve milletine karşı böyle ağır bir suç işleyen herkesin yakasına yapışılacaktır. Türkiye tarihinin en kritik ekonomik mücadelelerinden birini verirken fırsatçılık peşinde koşanları ne millet ne tarih ne de devlet affeder. Bu konunun serbest piyasa ekonomisiyle uzaktan yakından ilgilisi yoktur. Serbest piyasa ekonomisi kuralsızlık, başı boşluk, vicdansızlık, insafsızlık ve ahlaksızlık demek değildir. Tam tersine bu sistem piyasa kuralları içerisinde hareket etmeyenlere kati surette izin verilmemesini gerektirir. Dünyanın her yerinde de serbest piyasa ekonomisi bu şekilde işler, işletilir. Hükûmet olarak aşırı fiyat yükselterek ve stokçuluk yaparak piyasayı zehirleyenlere karşı sonuna kadar mücadele etmekte kararlıyız.
Bizim hiç kimsenin kazancında gözümüz yok. Bizim karşı çıktığımız ve mücadele ettiğimiz tek şey sömürüdür. Bu sömürü emek üzerinden yapılsa da karşıyız, mal ve hizmet üzerinde yapılsa da karşıyız, para üzerinden yapılsa da karşıyız. Vatandaşlarımız kazansın, üreticilerimiz kazansın, sanayicilerimiz kazansın, çalışanlarımız kazansın. Velhasıl ülkemiz ve milletimiz hep beraber kazansın ki hedeflediğimiz refah düzeyine ulaşabilelim. Sadece kendisi kazanma hırsıyla ülkenin dengelerini bozmaya, milletin hakkına hukukuna girmeye kalkanlara izin vermeyeceğiz. Bu vesileyle bankada, yastık altında, kasasında parası özellikle de dövizi bulunan bireylere ve kurumlara da bir çağrı yapmak istiyorum. Herkesi, yatırım, istihdam, üretim, ihracat temelleri üzerine inşa ettiğimiz yeni ekonomi politikamızın getirdiği fırsatları değerlendirmeye davet ediyorum."
"Yıldızı parlayan ülkelerin en başında Türkiye var"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Fiyat ve kur artışlarının yol açtığı dalgalanma bir süre sonra mutlaka duracaktır ama bu dönemde yapılan yatırımların sağlayacağı helal ve istikrarlı getiri inşallah nesiller boyu devam edecektir." dedi.
Dünyanın bir kısmında asırlardır süren orantısız kazanç ve bununla sağlanan yüksek refah devrinin sonuna yaklaşıldığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Salgınla birlikte yeniden yapılanan küresel ekonomik sistemde yıldızı parlayan ülkelerin en başında Türkiye var. Bunun için ülkemizin potansiyelini tam manasıyla harekete geçirebilmemiz gerekiyor. Yatırıma ve üretime harcanan her kuruşun büyük ve güçlü Türkiye'nin geleceğinin inşasına konmuş bir tuğla olduğu unutulmamalıdır. Kendimiz ve evlatlarımız için vaktimizi, enerjimizi ve imkânlarımızı asıl teksif etmemiz gereken yer burasıdır."
Sanayicilerin, ihracatçıların ve üreticilerin bu konudaki gayretini yakından takip ettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, döviz, altın ve Türk lirası cinsinden tasarrufu bulunanların da bu büyük atılıma katılmaları hâlinde Türkiye'nin çok daha kısa sürede dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girebilecek seviyeye ulaşacağını ifade etti.
"Milletimizin her bir ferdinden bu tarihî mücadelede bize destek vermesini bekliyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'deki döviz sorununun kurun seviyesiyle değil, istikrarıyla ilgili olduğunu bildiklerini ve bunu sağlayacak adımları attıklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Aynı şekilde ülkemizdeki fiyat artışı sorununun arzdaki bozulmadan değil, girdi fiyatlarındaki belirsizlik ile açgözlülükten kaynaklandığını da biliyor ve bunun da tedbirlerini alıyoruz. Milletimizin her bir ferdinden bu tarihî mücadelede bize destek vermesini bekliyoruz. Konjonktürel dalgalanmaların, günübirlik çıkarların, nefsi arzuların tahrik ettiği haksız kazanç hırsının ihtirasına kapılarak önümüzdeki bu büyük fırsatı kaçırırsak yarın evlatlarımızın yüzüne bakamayız."
"Bin yıllık yürüyüşün yeni ve çok önemli bir safhasındayız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bin yıl önce bu toprakları vatan yapan, asırlar boyunca üç kıta 7 iklime hükmeden ecdadın gözünü kırpmadan canını feda ettiğine, "insanı yaşat ki devlet yaşasın" hassasiyetiyle mücadelesini verdiğine dikkati çekerek, Cumhuriyet kurulurken de sadece toprakları değil, siyasi ve ekonomik istiklali de boyunduruktan kurtarmak için yola çıkıldığını anımsattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İşte bugün bu bin yıllık yürüyüşün yeni ve çok önemli bir safhasındayız. Büyük ve güçlü Türkiye'yi inşa ederek tarihimizde yeni ve şanlı bir sayfa açmanın eşiğindeyiz. İnşallah bu onurlu başarının altına hep birlikte imza atacağız. Şairin dediği gibi ‘Kazanmak istersen sen de bu zaferi, gürleyen sesinle doldur gökleri. Zafer dedikleri kahraman peri, susandan kaçar da coşana gider.’" diye konuştu.