AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Genel Merkez'de, Genel Başkanımız ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken açıklamalarda bulundu.
MYK toplantısında genel başkan yardımcıları tarafından sunumlar yapıldığını ve TBMM'deki çalışmaların ele alındığını belirten Çelik, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'nı kutladı.
Çelik, hayatını kaybeden NTV haber spikeri Özlem Sarıkaya Yurt için başsağlığı dileğinde bulundu.
Kırım Tatar Türklerinin, Sovyetler Birliği'nin lideri Josef Stalin'in kararıyla, öz yurtlarından bir gecede koparılarak insanlık dışı şartlarda, tren vagonlarıyla Orta Asya'ya sürgün edilişinin 78. yılına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Çelik, bugünlerde Kırım Tatarlarının aynı zorlukları farklı bir açıyla yaşadıklarını belirtti.
Çelik, "Kırım Tatarlarının iradesi, gücü ve kendi milli kimliklerini olan bağlılıkları ve direniş konusundaki azimleri onları tarihten yok etmek isteyenlerin amaçlarını ulaşmalarına engelledi. Bugün de Mustafa Cemiloğlu başta olmak üzere bu verilen mücadelenin aynı şekilde sürdüğünü, milli kimlik konusundaki hassasiyetinin devam ettiğini görüyoruz." dedi, Kırım Tatarı şehitlerini rahmetle andı.
İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya üyelik başvuruları
Çelik, terörle mücadele konusundaki kararlılığın aynen sürdüğünü belirterek her geçen gün terör örgütlerine verilen birtakım siyasi ve askeri desteklerle ilgili yeni bilgilere ulaştıklarını ve bunlarla ilgili yeni mücadele taktikleri ve yöntemleri geliştirmeye devam ettiklerini söyledi.
İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyelik başvurularına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Çelik, AK Parti açısından NATO sürecinin ilkelere, prensiplere ve kurallara bağlı olarak yürütülmesinin her zaman önemli olduğunu vurguladı.
Parti Sözcüsü Çelik şöyle devam etti:
"Burada ilkelere bağlı olarak NATO'nun genişleme vizyonuna, prensip olarak her zaman bu destekler verildi ama müttefiklerimizden bazıları başta olmak üzere bir NATO üyesi olan Türkiye'nin, düşmanı olan terör örgütlerine verilen askeri ve siyasi destekleri Cumhurbaşkanı'mız hem Birleşmiş Milletler kürsüsünden hem başka kürsülerden yüksek sesle ifade etti. 11 Eylül olaylarından sonra Washington Anlaşması'nın 5. maddesinin ilk defa uygulanması ile ortaya çıkan tabloda terörizm net şekilde bir küresel tehdit ve hedef olarak, mücadele hedefi olarak ele alınmıştı. Ama Türkiye'nin terörizmle mücadelesinde aynı desteğin verildiğine hiçbir zaman şahit olmadık."
Çelik, Türkiye'nin terör örgütleri ile mücadele ettiği sırada bazı müttefiklerinin Patriot hava savunma sistemlerini ülkelerine geri götürdüklerini anımsatarak terör örgütlerine verilen desteğin "Türk askerine, polise ve sivil vatandaşlara dönük saldırı" olarak ortaya çıktığını kaydetti.
"Düşmanımıza verilen bu destek hiçbir şekilde kabul edilemez, bunun müttefiklik bağlamında herhangi bir şekilde izah edilmesi asla mümkün değildir." ifadesini kullanan Çelik, "DEAŞ'la mücadele ediyor bahanesiyle" PKK/YPG terör örgütüne destek verilmesinin, her şekilde ilkesiz ve siyasi açıdan gayriahlaki bir yaklaşım olduğu değerlendirmesinde bulundu.
"NATO içerisindeki konsensüsün korunması hassasiyetini dile getiriyoruz"
Parti Sözcüsü Çelik, İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya üyeliği konusunda Türkiye'nin beklentisine ilişkin şunları kaydetti:
"Türkiye, Cumhurbaşkanı'mızın ifade ettiği gibi açık bir talepte bulunuyor. NATO'ya yeni üye olacak devletlerin her hâlükârda terörle bağını kesmesi gerekir. Şimdi aslında bunu NATO ittifakı içerisindeki konsensüse karşıymış gibi göstermeye çalışıyorlar. Özellikle Lüksemburg Dışişleri Bakanı'nın açıklamaları bu meseleyi hiçbir şekilde anlamadığını gösteriyor. Sanki Türkiye bir konsensüs varmış da bu konsensüse karşı olarak hareket ediyormuş... Tam tersine Türkiye, NATO içerisindeki konsensüsün korunması bakımından bu hassasiyetlerini dile getirmiş oluyor. Hem kendi milli güvenliği açısından dile getiriyor hem de NATO'nun içerisindeki konsensüsün korunması bakımından..."
"Böyle bir şey kabul edilemez"
Çelik, Avrupa Polis Teşkilatı'nın raporlarında İsveç'in, Suriye'nin Haseki kentinde terör örgütü PKK/YPG'nin irtibat ofisi aracılığıyla örgütün altyapı çalışmalarına destek verdiğinin net şekilde görüldüğünü söyledi.
Ömer Çelik şöyle devam etti:
"Daha da korkuncu İsveç Savunma Bakanı, doğrudan PKK/YPG'nin başındaki, Suriye'deki başındaki şahısla 'Zoom' üzerinden bir toplantı gerçekleştirebiliyor. Ondan sonra diyor ki 'Ben sorunun ne olduğunu tam olarak anlamıyorum, bununla ilgili olarak Türkiye ile konuşmaya hazırım'. Sorun şudur; NATO bir güvenlik örgütüdür, bu güvenlik örgütünün en büyük mücadele alanlarından bir tanesi küresel terörizmdir. Siz doğrudan bir NATO üyesi ülkenin terör hedefi olarak gösterdiği terör yapılarıyla bir temas içerisindesiniz ve onlara destek veriyorsunuz. Birincisi, bu örgütler sizin ülkenizin içerisinde para topluyorlar, bu toplanan paralar silah olarak örgüte dönüyor ve daha sonra da NATO İttifakı'nın en önemli ülkelerinden olan Türkiye'nin askerine, polisine ve sivil vatandaşlarına karşı bir tehdit uyguluyor. İkincisi, ilkesizlik ve tutarsızlık şudur; hem NATO içerisindeyiz hem de bize silah ambargosu uyguluyorsunuz. Bu ülkelerin de bu şekilde, yeni üye olmaya çalışan ülkelerin de bu şekilde yaptığı davranışlar var. Böyle bir şey söz konusu olamaz, böyle bir şey kabul edilemez."
Türkiye'nin, NATO ilkelerine ve prensiplerine uygun davranılmasını istediğini vurgulayan Çelik, "Hâlâ diyorlar ki 'Biz açık olarak bizden ne istendiğini anlayamıyoruz'. Açık olarak istenen şu; insanlığa karşı suç işleyen bu terör örgütlerine destek vermeyi kesmenizi istiyoruz, bu kadar net." ifadesini kullandı.
Çelik, eser siyasetinin devamı olacak bir diğer projenin de Atatürk Havalimanı'nda yapılacak millet bahçesi olduğunu söyledi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Atatürk Havalimanı'nda yapılacak millet bahçesi için "Bu benim projemdi. Telefonlarımı dinleyerek bunu çalmışlar." dediğini aktaran Çelik, Kılıçdaroğlu'nun şimdi ise seferberlik halinde buna karşı çıktığını söyledi. Çelik, "Böylesine çelişkili, böylesine tutarsız, böylesine çevre bilincinden kopuk herhangi bir yaklaşım olabilir mi?" diye konuştu.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü istismar ederek, "Atatürk'ün isminin verildiği bir yerin yıkılması olarak" bu projenin sunulduğunu dile getiren Çelik, "Doğrusunu söylemek gerekirse Türk siyasi tarihinde Atatürk istismarcılarının Atatürk'e, bu millete ve değerlerine yaptığı kötülüğün haddi hesabı yoktur. Nitekim Taksim'in ortasında o muhteşem eser yapıldı adı, Atatürk Kültür Merkezidir. Hiç kimse kendi kötü siyasetine, kendi kötü niyetine, kendi esersizliğine, bu millete yaptığı kötülüğe Atatürk'ü kalkan yapmaya çalışmasın." şeklinde konuştu.
Türkiye-Mısır ilişkileri
Mısır ile normalleşme ve diyaloğun güçlenmesi sürecinin devam ettiğini bildiren Çelik, 1 Haziran'da, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin, İslam Kalkınma Bankası (İKB) Guvernörler Kurulu Yıllık Toplantıları'na katılmak üzere Mısır'a gideceğini belirtti.
Çelik, "Bu çerçevede, kardeş Mısır halkıyla ortak çıkarlarımız temelinde ve Akdeniz'deki bölgesel gelişmeler temelindeki yakınlaşmamız devam edecek." dedi.
Adana'daki "Gençlik Şöleni"ne davet
Memleketi Adana'da cumartesi günü, 8 yıl aradan sonra "Gençlik Şöleni" düzenleyeceklerini belirten Çelik, şöyle devam etti:
"81 ilden 10 binlerce genç kardeşimiz Adana'da Cumhurbaşkanımızla buluşacak. Genel Merkez Gençlik Kolları Başkanlığımız, Adana teşkilatımız Türkiye'nin her tarafından gelecek genç kardeşlerimizi misafir etmek için onların Cumhurbaşkanımızla en verimli, en güzel şekilde buluşmasını sağlamak için günlerdir bir hazırlık yapıyorlar. Cumartesi günü saat 17.00 gibi bu faaliyet başlayacak. Türkiye'nin her tarafındaki genç kardeşlerimizi Adana'ya, Cumhurbaşkanımızla buluşmaya bekliyoruz."
"Bir güvenlik örgütüne üye olacak devletlerin teröre destek vermemesi lazım"
İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği konusunda bu ülkeler hangi kriterleri yerine getirirse Türkiye'nin ikna olacağının sorulması üzerine Çelik, burada öne çıkan en önemli meselenin "teröre verilen destek" olduğunun altını çizdi.
Çelik, bir güvenlik örgütüne üye olacak devletlerin teröre destek vermemesi gerektiğine işaret etti.
"İsveç hükümetinin gönderdiği silahlar, ele geçirilen PKK cephanelerinde ortaya çıktı"
İsveç ve Finlandiya'nın öteden beri terör örgütüne yoğun bir şekilde finansman sağladığının, Türkiye odaklı faaliyetlerin merkezi haline geldiğinin, hem PKK'nın hem FETÖ'nün üst düzey yöneticilerini barındırdığının açık ve net olduğunu dile getiren Çelik, ayrıca bu ülkelerde, hiçbir şekilde Avrupa hukukuna da uymayacak şekilde bu teröristlerin rahatça istedikleri terör propagandasını, istedikleri faaliyetleri yapabildiklerini ifade etti.
PKK'ya gönderilen silahların bir kısmının mali kaynağının da buradan sağlandığını; doğrudan İsveç hükümetinin gönderdiği silahların, ele geçirilen PKK cephanelerinde ortaya çıktığını vurgulayan Çelik, şunları kaydetti:
"Bu sene, daha önce 120 milyon dolar civarında gönderdikleri desteği İsveç, güya DEAŞ'a karşı mücadele anlamında 326 milyon dolara kadar çıkaracaklarını söylüyor. Biz, PKK'nın herhangi bir yerini yok ettiğimizi, herhangi bir mağarada onun cephanesini bulduğumuzda bunun içerisinde bir Avrupa ülkesinin silahlarını gördüğümüzde buradaki ilkesizliğin ve tutarsızlığın adını koyarız. Hele bunun bir NATO ülkesi olması asla kabul edilemez. ABD'yi de Fransa'yı da bu konuda uyarıyoruz. Bu yanlışlığa yenilerinin eklenmesi gibi bir duruma asla müsaade edemeyiz."
"Mesele Türkiye'nin ikna edilmesi değildir"
ABD Başkanı Joe Biden'ın, İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği konusundaki açıklamalarıyla "Türkiye'ye gitmeyeceğim ama iyi olacağımıza inanıyorum. Türkiye'yi ikna ederiz." şeklindeki ifadesinin sorulması üzerine Çelik, şunları söyledi:
"Sayın Biden'ın tabii Türkiye'ye gelip gelmemesi kendi takdiridir. Ben ona bir şey söyleyemem ama müttefikler arasındaki bu meselelerin yoğun bir şekilde gerek telefon diplomasisiyle gerek yüz yüze konuşulmasının her zaman faydalı olduğu açıktır ama kendi takdiridir. Fakat şunun bilinmesi lazım, mesele Türkiye'nin ikna edilmesi değildir. Yani herhangi bir devlet başkanı, Türkiye'nin ikna edilmesinden bahsediyorsa mesele, Türkiye'nin ikna edilmesi gibisinden bir denklem içerisine alınamaz. Mesele, yeni üye olmak isteyenlerin terör örgütlerine verdiği desteğin kesilmesi için o ülkelerin ikna edilmesidir.
İkinci olarak, mevcut ülkelerin de terör örgütlerine verdiği desteğin kesilmesidir. Dolayısıyla buradaki durum, Türkiye'nin ikna edilip edilmemesi meselesi değildir. Buradaki durum, eğer bir genişlemeden bahsediliyorsa bu genişleme çerçevesinde buna aday olan ülkelerin terör örgütlerine desteği kesme konusunda ikna edilmeleridir. Zaten şimdiye kadar yanlış yapmışlardır. Hele de bir güvenlik mimarisinin içerisinde."
İsveç Savunma Bakanının, terör örgütünün üst düzey yöneticileriyle muhatap olduğuna dikkati çeken Çelik, "Şimdi bu şahıs, diyelim ki İsveç NATO üyesi oldu, NATO toplantısına katılacak NATO toplantısından çıkacak ondan sonra da terör örgütünün üst düzey yöneticileriyle toplantı yapacak. Böyle bir çelişki olabilir mi? Asla söz konusu olamaz." diye konuştu.
Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis'in Amerikan Kongresi'nde Türkiye karşıtı sözleri üzerine aldığı alkışların tartışıldığının hatırlatılmasının ardından bu konudaki değerlendirmesi sorulan Çelik, şöyle konuştu:
"Miçotakis'in orada kendi ulusal tarihini, Amerikan tarihine referans vererek anlatma biçiminin Yunan medyasında da nasıl eleştirildiğini gördüm. Yunanistan'ın geçmişteki siyasi figürlerinin, Amerikalıların yolunu izledikleri şeklindeki yaklaşımının nasıl eleştirildiği bence iyi değerlendirilmesi gereken bir konu.
Hangi kongrede, hangi parlamentoda, kim ne için alkışlamış bu çok önemli değil. Herhangi bir parlamentonun alkışları, alkışlanan kişiye bir tarihi hakikat vasfı vermiyor ama burada bazı çelişkiler var. Biz tabii Amerikan Senatosunu önemsiyoruz. Oradaki değerli kongre üyeleriyle de hem görüşlerimizi paylaşıyoruz hem iyi ilişkiler sürdürmeye çalışıyoruz ama şuna dikkat edilmesi gerekir. Bir kongrede bir müttefikiniz, bir başka müttefikinize karşı söz söylediği zaman bunun alkışlanması çok doğru bir şey değil, kendi takdirleri."
Gidip de başka parlamentolarda, "Türkiye'ye silah vermeyin" diye yalvarmanın hiçbir şekilde saygıdeğer bir davranış olarak değerlendirilemeyeceğini, bunun utanç verici olduğunu söyleyen Çelik, şöyle devam etti:
"Yani siz sürekli olarak, adalar üzerindeki uçuşlardan bahsediyorsunuz. Peki siz anlaşmalara göre silahsız olması gereken adaları silahlandırma hakkını kimden alıyorsunuz ve hangi hukuktan alıyorsunuz? İkincisi, adalar üzerinde uçuş dediğiniz şey, sizin hava kuvvetlerinizin yaptığı ihlallere karşı Türk Hava Kuvvetlerinin verdiği cevaptır. Hukuksuz bir durum yoktur. Bunu defalarca açıkladık, kayıtları var bunların. Üçüncüsü, Yunanistan sahil güvenliği ve ona destek veren Frontex, göçmenlerin botlarını şişleyerek Akdeniz'de insanların ölüme sürüklenmesine ya da böyle bir tehditle karşı karşıya kalmasına yol açtı. Mesela, bu sorgulanmış mıdır? Esas mesele budur. Yoksa parlamentolara bir sürü insan gidiyor, nezaketen de bir sürü insan alkışlanıyor. Kıbrıs meselesinde de net bir şekilde görülmesi gereken şey şudur, hakkı gasbedilen ve şimdiye kadar da verilen sözlerin tutulmadığı taraf, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'dir."
Yunanlıların bu lobi faaliyetinin hiçbir şekilde mesele çözmeyeceğini dile getiren Çelik, "Onların, meselelerini çözeceği yer Türkiye'dir. Türkiye ile konuşacaklar. Yoksa geçmişte de çözemediler bugün de çözecekleri bir durum yok. İsterse dünyanın bütün parlamentolarında alkışlansın, hiçbir önemi yok." dedi.
"Gelen talepleri sürekli yakın bir şekilde takip ediyoruz"
"Yıl ortasında hem asgari ücretliler hem emekli ve kamu çalışanları bir zam alacak mı?" sorusu üzerine Çelik, bu konuda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının düzenli olarak açıklama yaptığını belirterek, şunları kaydetti:
"AK Parti açısından biz, emeklimiz, esnafımız, çiftçimiz, genç arkadaşlarımız, bütün bunlardan gelen talepleri tabii ki sürekli yakın bir şekilde takip ediyoruz ve değerlendiriyoruz. Herhangi bir şekilde vatandaşımızın enflasyon karşısında ya da birtakım olumsuz gelişmeler karşısında ezilmemesi için stratejiler üretiyoruz. Bugün sabah da bir toplantımız vardı. Onların zamanlaması, içeriklendirilmesi daha henüz Çalışma Bakanlığı açısından, o çalışmaları hangi takvimle yapıyorlar, nasıl içeriklendirecekler onlar için şu anda bir şey söylemek erken. Dolayısıyla onlar olgunlaştığı zaman bizdeki bilgileri sizlerle paylaşırız. Sadece vatandaşlarımızın şunu bilmesini isterim ki çeşitli sosyal kesimlerden bize iletilen bütün talepler, sistematik bir biçimde ve son derece sıkı bir takiple değerlendiriliyor."